Kırgın / II- Kusurumuz kusuru biz kabul edip biraz Kendimizle dertleşip kendimizi anmaksa Kusurumuz zahiri giz kabul edip biraz Kendi söylediğimiz yalana inanmaksa Kusurumuz umudu iz kabul edip biraz Dişlerimizi sıkıp her şeye dayanmaksa Kusurumuz sevdayı söz kabul edip biraz Cehennemin narıyla alev alev yanmaksa Boynumuz kıldan ince, yanarız seve seve.. Peki siz, yüreğinden her sabah gün doğuran Denizin kudretini bilir misiniz sahi? - II.) Eylül... Bildik ki aşikâra sır olmuş bir gerçeğin "Ol" diye emrettiği huzurda diz çökülür. Bildik ki karanlığa meyletmiş bir çiçeğin Yapraklarından önce dikenleri dökülür. Sandık ki sandığımız, sanılanın aksine Hep dimdik yürüyecek; yüzü bahara karşı. Sandık ki hayalimiz, anılanın aksine Ateşi körükleyip yanacak hara karşı. Gördük ki duymayana bildirdikleri her şey Duyanın unuttuğu yalandan ibaretmiş. Sorduk ki yanlış diye sildirdikleri her şey Bir doğrunun ardından kalandan ibaretmiş. Duyduk ki karanlığın bağrında filizlenip Yorgun bir pişmanlığı zikretmiş bütün diller. Duyduk ki bir günahın tövbesinde gizlenip Gölgemizi izlemiş kanatsız ebabiller. Oysa biz, olmayanın olmasına beş kala Zamanı çeyrek geçen bir anı yaşıyorduk. Oysa biz, aydınlığa yalnızca güneş kala Karanlığı sırtlanıp umuda taşıyorduk. Kim çıksa karşımıza dost biliyorduk çünkü Dostumuz sayıyorduk kırılmış nevbaharı. Kim gitse, gidişiyle eksiliyorduk çünkü Dostumuz kabul edip soysuz bir intiharı. Tozluydu ütopyamız ve kirlenmiştik yine Karıştırdıklarımız gökle buluttu oysa. Yine suç işlemiştik, zehirlenmiştik yine Barıştırdıklarımız aşkla umuttu oysa. Duymadı hiçbir sema yıldızların sesini Hatrını hiç sormadı vazgeçilmiş dileğin. Duymadı gökkuşağı yağmurun nefesini Ruhunu iblis öptü kanatsız bir meleğin. Sahi, nereye gitti gün belenen çocuklar Kursağımızda koyup usandıklarımızı. Bilinmez, hangi güze kırıldı tomurcuklar Eylül’e teslim edip aşk sandıklarımızı... Artık sen karşımızda diz çök ey hayat, eğil Ne çıkar yolumuzun bittiği yer duvarsa. Bil ki biz, biz olurken; yalnızca aşkı değil Özledik, özlüyoruz; özlenecek ne varsa... 20.01.2010 Beylikdüzü |
Dostumuz sayıyorduk kırılmış nevbaharı.
Kim gitse, gidişiyle eksiliyorduk çünkü
Dostumuz kabul edip soysuz bir intiharı.
Artık sen karşımızda diz çök ey hayat, eğil
Ne çıkar yolumuzun bittiği yer duvarsa.
Bil ki biz, biz olurken; yalnızca aşkı değil
Özledik, özlüyoruz; özlenecek ne varsa...
DERİN MANALAR İÇEREN ÇOK ÇOK GÜZEL DİZELER DOST YÜREĞİ VE KALEMİNİ TEBRİK EDYOR DAİMİ BAŞARILAR DİLİYORUM.SELAM SAYGIMLA....