TANRISAL TRAJEDİ - EVRENSEL OYUN
Garip ve güçsüz görünüyorsun,
Epey de adaletsiz gibi dünya; Sende mi esiri oldun yoksa, Korkunç yaratıklarının be dünya! Rızkları çalıp kendine rızk edinen, Hırsız her bedenin son yolculuğunda, Koşar ayaklar uzanır eller, Kapmak istercesine, Onun merhametsizliğinden de... Yağar çiçekler, dolar çelenkler, Ve festivale döner yine gün! Belki küslerde barışır konuşur, O büyük cenaze merasimlerinde; Ve yine sözde iyilikde yapmış olur, O iş bilir merhametsiz bedenler! Oysa ki öldüğünde biz garipler, Karıncaları bile çiğnemeyip, Doğayada ihanet etmemişken; Kadavrada oluruz soğuk morglarda; Günahça zayıf ve sıska bedenler. Ve varamaz son limanlara asla, Sessiz gemileri biz gariplerin... Öldüğümde anladım oysa, Parayla burunları arşa yükselen, Ceset ve sırlarını ele taşıtıp, Yüklerini çeken hamal bizlere ise, Bir kefen parasını bile çok görenlerle, İnce ince alay ediyor, kıs kıs gülüyorsun; Ve gerçek rollerini bu tür insanlara, Cehennem köşelerinde yaşatıyorsun sen... Madem kaderlerini de sen yazıyorsun, Zavallıları biraz daha erdemli kılsan; Hesap diyarına gelmek istemezlerdi, Günah yüklü ve pis koca bohçalarla. Senin yarattığın bu gariban kulun ben; Düştüğümde bir tekme daha indirip arkama, Acırım peşim sıra kahkahayı basanlara da... Oysa sen acımasız dünya, oysa sen!.. Senin hiç ama, hiç değişeceğin yok; İnsanlar figürandır diyorsun belli, İstediğin de, sürekli yaptığında bu: Bütün rollerin bir bir sergilendiği, Rejisörlüğünü ilahi bir gücün yaptığı, Ebediyetle at başı koşan bir büyük oyun; Ve var olman için sürekli gerekli olan, Galiba senin azığın ve var oluş nedenin bu..! 25.eylül.1972, Erzurum. Yalçın Öner |