Hangi Düş Kırılacaksa Ona Tutunursun Sengeçerliliğini yitirmiş bir gerçektir elinde tuttuğun adres hanesinde seni unutmuş insanların isimleri artık kimse kimseyi anımsamıyor eski yarasından ötürü senin fidan ektiğin yerlerden bir orman göçtü hangi kuş vurulacaksa ona göğüs gerersin sen hangi düş kırılacaksa ona tutunursun sen ve ertesinde bir karınca misali hep o bereketli tohumun peşinden gidip bereketli topraklar ararsın yanarsın bir ikindi itirafında yanarsın ayaklarından yol akar sövülmez dualarım alın yazgısı oyuklarım sana kaçak barınağı saklamak namertliğini boynumun borcu salkımını ver bana yeter, azap üzümlerinin evi yanmış bir bağ olsun yüzüm gözüm hangi gönül kalacaksa onu kovarsın sen derttir demişler şairin yarasının devası kırk ayağınla koş yaralı kelimelerin ardından ölümle başladı alfaben kulağında ayrılık hikayen yüzyılıma bir ağıt gibi düşen insan perili köşk nerde (ki zaten masal zırvasıdır bildim bileli) nerde kanatlı düşler ( senin öldürdüklerin değil) yıldız avına çıktığım zamanlarda okladığım asuman üfle gözlerime şimdi sende bıraktığım küllerimi biliyorum tutunsam kırılacak bu düşte tutunmasam ölü bir kuş olacak kalbim göklerde hangi bulut güneşin yolunu kesecekse onu örtünürüm ben üstüme ve ertesinde bir karınca misali hep o bereketli tohumun peşinden gidip bereketli topraklar ararım kavlime |