Fevkalhad Fahhâr!
Hey fahhâr-ı fevkalhad!
Heyet-i ictimâiye –dersi-n de- Edebiyatçı zât-ı hâline! Edebî atmazsın! Bel altından hitâb edûb Tahteşşuuruna nigâh eylemezsin! Hey fahhâr-ı fevkalhad! Heyet-i ictimâiye dersi-n de Masume-i la’l-ından bûs edersin! Mürebbî sin, mürtekib olma! Sovyet’te mi yaşarsın? Hey fahhâr-ı fevkalhad! Heyet-i ictimâiye dersi-n de Adam! zât-ı’na! Olduğun gibi, görünür! Göründüğün gibi olmazsın! Hey fevkalhad fahhâr! Heyet-i ictimâiye dersi-n de Adam olandan adam anlar! Hadd’i zâtında, münhasıran ararsın! Zât-ı âhund-m münevver dir! Zât-ı hâlin ne sanırsın? Hey fahhâr-ı fevkalhad! Heyet-i ictimâiye dersim de Heyet-i ictimâiye ye nigâh eylemek içûn Zât’ı tecrîd gerek! Ârzû ederim tecrîd den nigâh eylersin! Hey fahhâr-ı fevkalhad! Heyet-i ictimâiye dersim de, Evc’inde nigâh eylerim cehaletin Lâkin, hadd-i zâtımı bilirim…! Deniz Ozan ŞENTÜRK Ocak 2010 |