GÜNAYDIN BABA
Sigaranı mı tüttüyorsun yamalı minderde,
Nasılda geçirdik günlerimizi beraberken yokmuşuz gibi, Sarılamadım doyasıya, içimden ağlamak geldi,onu bile yapamadım. Hep arkandan gelme ihtiyacı duydum. Korktum belkide, Bayramlarda elim hep boş kaldı. Çocuktum baba, Çocuktu cılız bedenim, Kayboldum karanlık gecenin içinde, Neden hep kaşların çatıktı. Suçlumuydum yoksa, Kahvenin köşesindeki sandalyeye otururdun hep, Uzaklara dalardı,gözlerin, Ben ise sana, Gelemezdim yanına,oturamazdım boş sandalyeye, Sonra,sessizce kalkardın. Tütün dizinlerini asmaya giderdik beraber, Sen önde,ben arkanda, Bir hışımla bitirirdik işimizi, Karanlık bastırınca soğuk kış günüde, Sobayı yakardın. Ateşinde ben olurdum. Güzinenin üstünde su kaynardı hep, İçinde de bal kabağı, Çabuk akşam çökerdi,bizim köye, Erken yatılırdı,soğuk yataklara, Sabahın ilk ışıklarında,yankılanırdı,traktörün sesi, Sıcak çorba mutluluğumuz olurdu. Alırdı,bütün yorgunluklarımızı, Tütün tarlalarında söylenirdi şarkılar, Löküs lambası ışığımız olurdu. Küçük dünya yaratılırdı,büyük tarlada, Küçük dünyanın neresindeydim. Ben baba, Bir bana mı yer yoktu,söyle, Sen sigaranı tüttürmene, Sen kaşlarını çatmana, Sen,kahvenin sandalyesinde oturmana devam et. Ben,hep arkandan gelmeye devam ediyorum baba... Ebru Ünal |
Bir bana mı yer yoktu,söyle,
Sen sigaranı tüttürmene,
Sen kaşlarını çatmana,
Sen,kahvenin sandalyesinde oturmana devam et.
Ben,hep arkandan gelmeye devam ediyorum baba...
Eskiden babalarımız babalarından gördüklerini devam ettirirlerdi.
Kaşlarını çatan babanın yüreği kimbilir ne kadar da yumuşaktı ama
sanki birileri ona öyle davranmasını söylüyordu ve o da öyle davranıyordu.
Sakın seni sevmediğini düşünme. Güzel bie şiirdi. Tebrik ederim.
Saygı ve selamlarımla.