UYANIŞ
Sevimsizdi gecem,
baykuşların çığlıklarıyla süslenmişti karanlıktan ürperti bir haykırış koptu hırçınca anlam veremedim, öylece sustum. Gözlerimi kapattım karanlığı görmemek için kendimi karanlığın içinde ayrı bir karanlıkta buldum, savruldum. Akıl almaz bir korku ve heyecan fırtınasıyla savruldum Her yer boş ve anlamsız geldi önceleri Önceleri sessizliğin içinden gelen seslerle boğuştum Çığlıklar gecenin karanlık yelpazesinde, Denizdeki yakamozlar gibi dalgalandı ben sessizliğe küstüm. Ve korkak bedenimin telkinleri, bir işaret! Sordum, karanlığa sordum cevap yok, anlamsızlık. Bedenim titremekte, Bedenimde, yüreğimden gelen elektrik girdabı Ardından sessizliği bozan çığlık, baykuşlar Baykuşların çığlıkları ardına gizlenen çığlıklar. Gözlerimi açıyorum, buğulu bir karanlık Yıldızlar tek sıra İŞARETLER! Eski bir mezarlığı andırıyor Kuru dallarıyla, büyük çınarlar Ayın kızıl rengi, Savunmasızlığımın belgesi. CESARET! Zamanın ötesine adımlar atıyorum, Ürkütüyor mezar taşındaki saat ESRARENGİZ GEÇİTLER! Bir parça buz süzülüyor ensemden içeri Başımı geriye çekiyorum, yüzümü göğe çeviriyorum Derinleşiyor göğün gözleri. Bir adım geriye çekiliyorum, İçimde çaresizlik hissi Bir boşluk ve bir kaçış kendimden Güneş doğmak bilmez, gece bir asır Etrafta gölgeler oynaşmakta. Kara bir bulut beynimde Ve sonuçsuz bir karmaşa AYAKTAYIM! Önümde bir yol sonu belli değil ve korku! Yolun kenarında oturuyorum her şey imkansızı oynuyor Ben ayaktayım! Ve hisli havayı soluyorum her nefes alışımda Ayaklarım bağlanmış yürümek elde değil Karanlıktan bir ses beni kendine çekiyor Mezar taşındaki saat durmuş Saatin altında sahibi yazılı Ve çoğu sahipsiz zamanda kaybolmuş Göğe doğru açılmış eller görünüyor uzaklardan Bir feryat bir yakarış! Ve nurlar yağıyor kimilerine (bir soru: ben niye buradayım) ilerliyorum yavaş yavaş yol ikiye bölmüş mezarlığı ve sanki burası bir şehir yaşanıyor iç savaş İlerliyorum yavaş yavaş Eski bir yapı karşımda bunun burada ne işi var koskoca bir duvar ilerliyorum yavaş yavaş Yüreğim titremekte, ve bir kapı devasa tahtalardan sorumsuzca yapılmış, eskimiş ve viran elim uzanmıyor, bilmem buna sebep ne duraksıyorum bir an nice hayatlar kazınmış gövdesine * * * Yolun sonu herhalde Mezarların sonu değil Bitmedi tükenmedi Kurtulmak elde değil * * * Gecenin içinden fışkırıyor karanlık Gözlerime doluyor Aydınlık görünür düşüncesiyle bir anlık Hayatım giderek soluyor. Kapıyı zorluyorum, açmak güç O kadar yaşlı ki, ölüm kokuyor tahtalarında ve duvarlar taştan Dokunuyorum, Elime geliyor taşlaşmış zaman Bedenimde bir titreme Korku ve amaçsızlıkla alt üst olmuşum Hatta belirsizliklerle zamanda kaybolmuşum Bir şeyler beni zorluyor içeri girmeye Ben kapıyı zorluyorum Anlayamıyorum bu neden, niye? Gölgeler bana eşlik ediyor Buradan geçeceğim diye Sanki burada olmamın bir sebebi var bilmediğim Gökyüzü, yıldızlar hep bana bir şey anlatmaya çalışıyor Beni bırakmayan bu karabasanın başından beri yanımda olan bir şeyler var yalnız değilim anlaşılan, sandığım kadar. İçeri girdim Her şey değişti birden Adeta başka bir zaman Başka bir mekan ve tekrardan, bir korku düşüyor içime o an İçerisi öyle geniş ki, Niçin yapıldığını merak ediyor insan Elimi sürüyorum gümüş rengi duvarlara Sanki son anlarını yaşayan bir insan İleride göğe doğru yükselen basamaklar görünüyor Ve duvarlarda saatler Düşünüyorum da, Bilinmeze karıştı nice saatler Zeminin ayaklarımın altından kaydığını hissediyorum Basamakların üzerime geldiğini görüyorum Ve giderek değişiyor düşünceler Etrafa şöyle bir bakıyorum da Basamaklara yaklaştıkça Ürkütücü hava siliniyor Yürüyorum duraksız ve artık korkusuzca Basamaklara yaklaştıkça Ölüm kokusu uzaklaşıyor Tazelik kokusu sarıyor yakınlaştıkça Yerlerde çiçekler beliriyor Saatlerden gelen bir mutluluk esintisi doluyor yüreğime Bıkkınlık kaçıyor benden Gülücükler uyanıyor sinemde derinden Sonsuz gülücüklerle uyandım Gözlerim aydınlığa açıldı ilk kez Ve ilk basamak! Aydınlığa atılan ilk adım Buraya kadar yaşadıklarım gözümün önünde şimdi Şimdi kaçışın sonu, karanlık kabuslardan Kaçmak değildi zaten bir şeyler zorlamıştı beni İşaretler vardı, içimden gelen çağrılar vardı Henüz anlamış da değilim ya bu aydınlığın nedenini Ve bu basamakların beni, nereye götüreceğini... Buraya kadar hep, nedenini bilmediğim nedenler vardı Bunu şimdi anlıyorum bu anlaşılamaz zamandı. Sonuna geldim derken, Sonunda başlayan andı. Tam tükendim derken, diriliş vardı Buraya kadar geldim Şimdi korkuları yendim Şimdilik yüreğim kazandı. 18.07.2001 |