İSTANBUL TÜRKÜSÜ
İçimdeki fırtınayı duyuyor musun İstanbul,
Gözümdeki yaşları görüyor musun, Hüzünlüyüm, Al beni, Sevdadan, Al götür beni, Sırılsıklam olmuş yüreklere, Al beni götür mutluluğa. Öyle kederliyim ki İstanbul, Denizlerden daha büyük. Alıp başımı dolaşsam avare, Binsem bir otobüse, Nereye gittiğini bilmeden, Alıp götürse beni Bebeğe. Rumeli hisarından bir baksam sana, Başım dönse, Ve rüzgar dağıtsa saçlarımı, Ey İstanbul, Seviyorum diye bağırsam, Ve Tarabyada bir kafede otursam, Bir bardak çay içsem, Denize karşı. Ve deniz dalgalansa, Rüzgârlar esse, Dağılsa kum taneleri, Ve bir şato yapsam, Yalnız o ve benim için. Ve hiç çıkamasam o şatodan. Başım omuzunda, Bana masallar anlatsa. Sarıyerde dolaşsam saatlerce, Hiç kimseyi tanımadan, Hiç kimseyle konuşmadan. Bir sigara yakıp , dağıtsam efkarı başımdan. Ve balıkçıların takalarından gelen naraları dinlesem. Ve bir türkü söylesem, Hiç söylenmemiş. Çığlık çığlığa martılar koşuşsa, Başımın üstünde. Yine de vermesem onlara sevdamı, Alıp götürsem buralardan çok uzaklara. Taksimde tramvaya binip, Yüzyıllar öncesine gitsem. O zamanlar, Hiç bitmese aşklar, Hiç ayrılmasa sevdalılar. Ne olur İstanbul, Ne olur döndürme başımı, Efkarlıyım zaten, Ver yarimi bana, Alıp gideyim buralardan... ONUR SANCAK |