Kırlangıç-Güvercin
Gel afacan, melek yüzlü hareli çocuk
Gel yetimim, yüreciği ezelden yaralı çocuk Bana arkadaş ol; bu gün seninle Farklı dünyalara yelken açalım. Ben kırlangıç olayım, adım özgürlük Sen bir ak güvercin ol, desinler barış. Mavi gökyüzünde kanat çırpalım Ufuklardan ufka yapalım yarış. Çam kokuları yayılsın Kazdağları’ndan Bir tarafta Ege’nin meltem esintisi Çapa yapan Yörük’ler çığlık çığlığa Bizi görüp şaşırsın üzüm bağlarından. Dağın yamacındaki şu uzak köyde Bir telaş var, yönelelim oraya Dudak büksün köylüler; bu kırlangıç-güvercin Neye güçleri yeter! merhem olmaz yaraya. Köyün kenarındaki tek katlı metruk evde Doğum sancısı tutmuş, bir gelin var sedirde. Boncuk boncuk terleyen, telaşlı ürkek gelin Daha vaktin dolmadı, boşa çığlık atarsın Dileğimiz odur ki; seni Allah kurtarsın. Sen bakma ak güvercin, yaraların depreşir Yüreğini kavi tut, Yoksa minik bedenin, bu yükü nasıl taşır Rahmetli anneciğin, yine böyle bir günde Sana son bir kez bakıp, kokladı uzun uzun Elinden kayıp düştü, kana bulanmış bezin. Dağın doruklarında bir bulut kaynamakta Şu kayanın dibinde kaynayan gözelerden Çocuklar hem su içiyor, hemi de oynamakta. Şu yöne bakar mısın? Bir duman yükseliyor Kül rengiyle kaplamış, mavi göğü deliyor. Başı dumanlı olan sadece ben sanırdım Nice dertliler varmış, demek ki ben yanıldım. Başımı döndüren ne? Dumanımı çalan kim Söyle bana ey çocuk, derdime kimdir hekim. Onulmaz dertlerim var. Sancısını çeken ben Bu mavi gök yüzünde dert ortağım yalnız sen. Hadi dönmeden önce şu kaynayan gözeden Soğuk bir su içelim, yarpuzlar arasından. Özgürlük- barış dile, emir gelsin Yüce’den Kurtulalım birlikte bu gönül yarasından. Çanakkale 23/12/2009 |