GÜNAHKÂR GECEBir koşuşturmaca Bir yere yetişme telaşı, Kaçar gibi sokakta insanlar, İsteksizdir günü taşıyan yorgun ayaklar. Gece böyle başlar. Güneş giderken evine geceyi yaralar. Gurup yaralı ufuk kanlar içinde. Çekerken yıldızlı çarşafını gök yüzüne, Herşeyi örter kaybolur kanlar. Sihir vardır gecede. Canlanır ölü duygular. Kabarır yeni hisler,yeni umutlar,yeni filizler. Gece,ah... gece Koynunda bir çok günahlar gizler. Zümrüt gibi bir siyahtan göz eder yıldızlar. Hakimdir havaya yarasa ve baykuşlar. Sığınırken geceye yorgun vücutlar, Çıkar ortaya hırsızlar,uğursuzlar, Yosmalar,orospular... Nice kusurlar gizlidir gecede,görülmez. Kimine uzun geçmez zaman, Kimine ise kısa bir an. Kimi paylaşır yalnızlığını bir içki şişesiyle. Her yer karanlık hayat gibi. Her yer toz duman. Çekilirken siyah hançer gecenin bağrından, Yeniden göz kırpar güneş, Dağlar ardından,tandan. Silmek ister gibi günahları, Bir tövbe yayılır saba makamından, Sabah ezanından. Kaçan karanlığı aydınlık izler. Gece ah gece Koynunda nice günahlar gizler. Toplarken yıldızlı çarşafını gök yüzünden, Gitmek istemez gibi, Damlalar bırakır çimenlere gözünden. Ah günahkâr gece, Neler gizlersin koynunda? Hüzün,mutluluk,ayrılık ve kavuşmalar. Karanlığı yırtan düdük sesleri... Sessiz karanlıkta heyecanlı sesler. Günahkâr gece, Koynunda nice günahlar gizler... 2008-Antakya Mahmut Çetin Zorba |