ışıklı köy...
ışıklı köyün koyu maviliğnde sevdim seni
ne sen bana göz verdin ne ben sana el verebildim sevdik işte uzaktan,asma yapraklarının arasından camlara verdik hep nefeslerimizi ve hep birbirimize nefes olduk, korku girdabının içinde seçilmişliğin içinde sevdik küçücük kalplerimizle sen beşik kertmesi öyle, ben firari yürek öyle sınırlarına giriyordum töre denilen toprakların dar sokaklarda ayak sesleri bile yetiyordu cama çıkmama sen utangaç bir kelebek, ben vurulmayı bekleyen bir güvercin gecenin kanatlarına sarılmış, avcumuzdaki hezayanlarımız zamandan kaleler örüyoruz gözlerimizin arasına sanki firavun kanatlı hayaletler sardı geceyi ışığı kesildi köyün her yer gurbet oldu çalındı ebrehenin davulları bozuldu büyü geceye gelin oldun yarim gözlerime sesizliğin sürmesini çekerek gidiyorum kendimin olmayan bu topraklardan bir göç ki nereye bilmem, her yer sen ılık yağmurlar alıp götürüyor düş güncesi hayallerimi eksiliyorum kendi bedenimde düşercesine sürüncemede şimdi ne büyüttüysem içimde sana arkamda koskoca bir dünyayı yıkarak gidiyorum önümde gördüğüm ne varsa küçülüyor ben ezdikçe şaçlarını açmamışsın gördüm kesmişsin, kurban etmişsin aşkımıza ve hep beni sevecekmişsin öyle dedi gece neyleyim şimdi hayatı, bu canı sen yanımda olmayınca sevdalım şiir çekmecesinden dökülenleri topluyorum selçukbozdağ/2009 gaziantep |
SAYGILAR...