HZ. İNSAN ...
Bir lokma taamla başladı gayret !
Sonra kırk lokmayla tamamlandı. Kırk lokma bir damla kan olabildi ancak! Kaderin kafilesinde yol alabilmek için ..! Kırk damla kandan bir damla meni , İnsan denen varlığın hayat serüveni.! Damıtılan damlalardan can solundu, Sevginin şehvet galeyanında Mührü samedaniyet vuruldu. Göğüslerden inipte şelaleleri andıran Şefkat sularında cevelan edip , Bel memleketinden çağlayıpta akan Sularla karışıp denize ulaştılar. Kesretin vahdete vuslatıydı bu.! Alak, mudga, cenin ve can Zamanı muhal gizemlimi gizemli an.! Zahirde dokuz ay on gün,zaman, Hasret ve umudun can meyvesi, Bir tatlı tebessümle oluştu, O miniminnacık Hz. İnsan! Ezelin yazgısında kotlanan kimliğine, Yaldızlı bir aldatma ile dünya Döktüde döktü şehvet takılarını. Bildirmediler bilemedi, Göstermediler göremedi, İlimdi herşeyi kavratan ve öğreten, Öğrenmek için özden niyetlenmekti gaye .! Öz göze ibretle nazar kıldırmadı. Göz söze akil kelam bildirmedi. Bahri ummandı marifeti ilahiye, Ol nefis engel olup daldırmadı. Rahmeti azama... Eş-ŞAFİ (cc) olan ALLAH (cc) AHMED Aleyhisselam şefaatinde Kutlarken o sabırla, Bu esaretle katlanamadı.! Yaktı ahiret seferine giden gemileri, Sanki bir daha dönmeyecekmiş gibi. Siyretini siper eden nefsini Anlamak istedi bir zaman.! Hastaydı tedavisi çokca zor, Hekimi azık bir derviş bilgesiyle, Çözmeliydi nefsinin nemenemliğini.! Aynadaki suretini yansıtırken korkmaktaydı, Çünkü o hoş çocuk, delikanlı, Sonra koskoca adam olmuştu. Herkes kalıbına bakıp yargı sunarken, O aynadaki suretinde hasta olmuşdu. Bu benmiyim yoksa diye üzülürken “ Amentübillah”diye silkindi, Ve tevbenin can içre Saflığında arınıp, Niyet etti Muhammedi (s.a.v) olmaya.! Mü’min ve müslüman olmakmı önce Yoksa Muhammedi (s.a.v) olmakmı.? Sorularla doktoru sıkıştırırken, “Mü’min mü’minin aynasıdır evladım” El-MÜ’MİN (cc) gönlüne tecelli eylemişse, İhsan şualarıyla, kul mü’min Şifa bulur tamammı.? Hep deniz olmak isteriz, Okyanusa karışabilmek hayaliyle.! Bir vakit geçer razı oluruz, Denize karışan bir nehir olmaya.! El eyleminin gayretinde amel işler, Gönül gafletinin nadasında hüsranda.! Zaman ömrü mevsim mevsim çökertirde, Razı oluruz çay olupta nehre karışmaya.! Çark dönerken hep tek taraflı, Fark edemeyiz hayatın cilvelerinden. Her doğan alır götürür, Bir çok gayretimizi sevgilerimizden, İş işten geçmişliğin ahı sarar içimizi. Bir yürek feryadında Gözlerimiz nemlenir, ve hiç olmazsa Çaya karışan bir pınar olsam deriz.! Diz bağlarının feryadı Beden mülküne isyan ederken, Ah’lar sarar sözlerimizi keşke’lerle. Tevbenin nedametinde bulurken yalnızlığımızı, Razı oluruz o pınara bir akıntı olmaya. ‘’Havf’’ denen korku yitirilenlere inat; Sökülürken yürekten, Yerini ‘’Reca’’ denen bir ümide bırakır.! Selam şafaklarında her sabah güneşinde Umutlarda bir tesbih dolaşır ağır ağır. Sözleri incitir, davranışlar acıtır gönülleri, Bir yabancı olmanın garipliğinde Çökerken yaşam azmine “dön gayri”!! Ol zaman akıntılara karışan sızıntılar gibi, Damla damla dökülmek isteriz ya denizlere.! Devran bu alemde insan denen aynada El-HALIK (cc) ın seyranında Vahdet meyi içipte, şifa bulmadan Ne anlatılanlar anlaşılır, Nede külde cüz, deryada damla. Ey doslar .! Bu mecazi sözler Hem senadır, hem sanadır, hem bana.! İnsan özel yaratılmış, kıymetini bilde anla..! 28 EYLÜL 2002 |
Devran bu alemde insan denen aynada
El-HALIK (cc) ın seyranında
Vahdet meyi içipte, şifa bulmadan
Ne anlatılanlar anlaşılır,
Nede külde cüz, deryada damla.
Ey doslar .! Bu mecazi sözler
Hem senadır, hem sanadır, hem bana.!
İnsan özel yaratılmış, kıymetini bilde anla..!
28 EYLÜL 2002
bu güzel şiirinize geç yorum yaptığım için çok özür dilerim, kutlarım, tasavvuf denizinde yüzer gibi oldu ruhum ve benliğim, teşekkürler, saygımla...selamlar...