DOĞMAK ÖLMEKMİŞ MEĞER, ÖLMEKSE YENİDEN AŞKLA DİRİLMEK...
Dışa dönük olmak aşağılara itiliştir,
Gel dönelim özümüze biz… İnsanlara mesajlar sunalım gizlilik memleketlerinden…! Gel dostane kucaklayalım gerçekleri, Aslı tanıyalım hissederek, kavrayalım ve yaşayalım. Yokluğun var olanla birleştiği yerde Hasret şafağı yeni doğum müjdesini haber verirken Yokluktan varlığa sefer başlatalım. İsteksiz isteklerden muzdarip olanlardan sen ve benleri yok edelim. Sıyrılarak yönelelim tekliğe, cisim ve sıfatlardan arınıp Suretlerden sirete yol verelim, kıralım maddeye arzulu hisleri… Aslı yok olandan var olana göz gezdirelim, Kulak verelim ötelerden gelen seslere… Özün özüne gönülden cem olup, İlmin aşk kadehlerinde sarhoş olalım… Gerçek hayalin fırtınasında, gönülleri fırtına ve boraya tutuşturalım. Sükut ile sabrı yoklayalım gönlümüzde Ve soğuk, hüzünlü kış gecelerinde, Bekliyorum ruh baharlarının gelmesini… Dost olana dost kokusu geldiğinde, inkılapların simetrisi Fark edilir yok olmuşçasına. İzlerden özlere bir dönüştür bu, bizde arayacağız kendimizi alemde. Sonsuz küçükle sonsuz büyük kavranılınca anlaşılacak gerçekler Ve anlaşılacak ki her şey hadis, Subhan diyeceğiz tek asıl…! Kulaklar bir sesle hazlanacak; “Subbuhun kuddusun rabbuna ve rabbul melaiketi verruh” Bu söz öze manalanırken, gayrı bir seda bak diyecek Sonsuz gibiler zerrelerle tekilleşip, Sesler dalga dalga renklere, renklerse tek bir nura dönüşecek. Ve yazacaklar o kelimeyi, “La ilahe illallahu” Tüm gözler ve kulaklar, ses ve görmenin tekilliğinde Mest olacaklar gerçek varlığın “huvellahu ehad’lığında” Bu hal ile coşarken alem, bir başka hal zuhur edecek Meleklerin tazimde huşu ile zikirlerine Bir nurdan yazı eklenecek, bakacağız ve göreceğiz “Vema erselnake illa rahmeten lilalemin”… Dostlar aşkla coşa coşa mest olacak, Hazzın ruha cem edildiği yerde Tasdik korosu bu kez makam-ı Davud ile La ilahe illallah Muhammeden Resulullah, diye inletecek alemleri Olmak ne güzel şey bilirmisin? Hamlıktan kurtularak Yanarak, pişerek, coşarak olmak… Olmanın ölmeye mesaj sunduğu, esfel-i safilin çukurundan Gizemli labirentlerinden sıyrılarak, çıkmalıyız ahsen-i takvim diyarına Maziyi istikbal eyleyip, dost sabahına selam durmalıyız. Biz var olmuşuz bilinmeden, varlık ancak yokluğun özünde Doğmak ölmekmiş meğer, ölmekse aşkla ancak dirilmek… varıdatı sır yani |
öptüm kalbinden...kutluyorum....bu arada böcekte yakılşmış arkadaşım.......
duamlasın çoook.....
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 11/17/2009 12:32:20 AM zamanında düzenlenmiştir.