Bir garip neyzenim…
İdamına sevinen Sokrat’ta benim
güneşe sevdalı Diyojen’de. Bâdesiz seri hoş Hayyam’ım tanırsın. Mevlâna’yı yakıp tutuşturan Tebrîz güneşiyim Şems diye bildikleri, kırk parça edip kuyuya tıktıklarıyım işte. Milim milim yüzüldükten sonra sırtıma vurup derilerimi yedi kapıdan çıkan Nesimî’yim ben. Pîr sultanım, kellemi alsalar dediğime demedim demem Yunus’a düz odun toplatan Taptuk Emre’yim onca yıl yıl. Kemâle ermemiş paşalara kan kusturan şâirim, Eşref’im Zengin sofrasına değil, su içen eşeğe ıslık çalan neyzen Tevfik’im ben. Varna’dan gemilerle selâm yollayan Nâzım’da benim Malatya zindanlarında beyni kavrulan Necip Fâzıl’da. Beş parasız İstanbul’u arşınlayan Orhan Veli’de benim hasta yatağında memleket türküleri söyleyen Ruhi Su ustada. Şeriatı, tarikatı geçmişim çoktan, hakikâte sevdâlı ve marifete tâlip onuncu köyün muhtarı da benim, efesi de, delisi de. Sonumu hayreylesin Mevlâm, bir garip âdem Neyzen Muharrem’im ben işte… 11.13 – 11 Aralık 2009 İstanbul Almanya’da yaşayan Arzu Bozkurt hanımefendiye hediyemdir… |