HAYAT KURTARAN KERAMET
Dirayetli bir insandı, Sultan Dördüncü Murat han
Korkusuz bir padişahtı, hiç çekinmezdi düşmandan. Bin altı yüz otuz sekiz yılında, Bağdat’a vardı Bu şehri fethetmek için, askerle etrafı sardı. Safeviler hükmederdi, Bağdat şehrine o yıllar Muhasarayı görünce, olduğundan çok korktular. Safevi hükümdarının, içine bir korku düştü, Vezirlerini toplayıp, konuyu acil görüştü. Sultana suikast için, üç casusunu gönderdi Casuslar bir gece vakti, hanın çadırına girdi. Hemen hançerleri çekip, yatağına yaklaştılar Öldürmek için sultanı, gözlerini kararttılar. Sultan derin uyur iken, bir rüya gördü aniden Rüyasında çok sevdiği, hocasını gördü birden Aziz Mahmut Hüdai dir, birden giren rüyasına Misafir olmuştur ona, o mübarek dünyasına Rüyada otururlarken, şeyh birden ayağa kalkar Devletlü sultan Murat han, şaşkınlıkla ona bakar Hazreti Pir haykırmakta! "Oğlum Murat kalk ayağa" Hocası kalkarken zaten, edepten kalkar ayağa Gelen emirle mübarek, hızla yerinden doğruldu Rüyada olan bu doğruluş, o an birden gerçek oldu O rüyanın etkisiyle, yatağından hızla kalktı Ellerinde hançer olan, bu yabancılara baktı Aniden bir hamle ile, yatağından kalkıverdi Başucundaki gürzüyle, üçünüde yere serdi Gösterdiği kerametle, Şeyh Hüdai hazretleri Olası bir felaketten, kurtardı o mübareği Rabbim o mübareklere, bizi layık kullar eyle Yarın o mahşer gününde, bu NURİ’ye rahmet eyle |