Hocama Mektup
Sizler, bu köyden gittiniz gideli,
Bir bir anlatayım olup- biteni, Sahifelere sığmayacaktır belki; Yine de anlatayım, dur be hocam. Öğrencilerin dağıldı birer birer, Doçent, subay, kimi de tekniker Ziraat el attı, yok haşereler, Bitten pireden arındık hocam. Yıkılan damlar, çatıyla kaplandı, Loğ tarih oldu, loğağacı yandı Dam sığırmak yok, herkes uyandı, Sağlıkkaya’dan çorak, gelmez hocam. Kadınlar birikir, tezek vururdu Kimi iğ evirir, seklem dokurdu, Kışın toplanır, dua okunurdu, O günler hep mazide kaldı hocam. Birlikte uğurlanırdı, askere giden, Dört gün düğün çalınırdı, eskiden, Nerde o günler, özlüyorum sahiden, Özlem duyulmaz mı maziye hocam, Cami güzel, minare de dikildi, Ne yazık ki, cemaat tükendi. Mezarlık da duvar ile çevrildi, Yine de hayvanlar otluyor hocam. Koru’dan anadutluk kesilirdi, Budanarak, ateşe verilirdi, Baskıya alınarak, eğilirdi, Anadut, dirgen, demirleşti hocam. Kalıç, tırpana bıraktı yerini, Tırpan da kaybetti artık, devrini, Harman unuttu, aylarca seyrini, Biçerdöğerle, patos geldi hocam. Dizboyu karda, çalı kesilirdi, Kızaklarla köye getirilirdi, Ne zahmetlerle kış geçirilirdi, Her yıl teskere alıyoruz hocam. Kerpiç döküverir, duvar örerdik, Atla, eşekle, bulgur setenlerdik, Unluk yıkar, dambaşına sererdik, Artık sergi de serilmiyor hocam. Kadın, kız toplanır nohut yolardı, Gece gündüz demez, buğday yıkardı, Kulplu kazanlarda bulgur kaynardı, Setene rağbet yok, çürüdü hocam. Döğen sürülmüyor, eskide kaldı, Mahsülde verim yok, mazot zamlandı, Eken de yok zaten, tarlalar boz kaldı, Çiftçiliğe rağbet kalmadı hocam. Davar çoktu, iki sürü olurdu, Çoban da bizim köyden tutulurdu. Her evde yoğurt, katık bulunurdu, Hayvancılığa da rağbet kalmadı hocam. Her yıl bir bölge olurdu ekenek, Yıkılır, tamir görürdü serpenek, Çoban soğukta giyerdi kepenek, Çobanlar dağda yatmıyor hocam. İlkokul öğretmenim Adnan URAL’a hitaben Çocuklar birlikte çelik oynardı, Gençler özde gezer, meyve toplardı, Hacı baba bizleri kovalardı, Özlerde meyve kalmadı ki hocam. El öper küçükler, hatır sayardı, Küçükler, hep büyüklere uyardı, Gelen yabancı misafir kalırdı, Hatır-hürmet nerde, kalmadı hocam. Taş yayık, ağaç yayık, kurulurdu, Tereyağ çıkar, katık olurdu, Evde yoksa komşuda bulunurdu, Komşu komşuya, uzak kaldı hocam. Bağlar bozulur, üzüm çekilirdi, Toprak; Arkaç’tan getirilirdi, Teştlerde kaynar, havtta ezilirdi, Ekşiye, pekmeze hasretiz hocam. Her tarla başına havuz yapıldı, Eski çambardaklar, bir bir atıldı, Yukarı sular, terkosa katıldı, Kör Ahmet’in Pınar akmıyor hocam. |
çok tsk ediyorum tüm meslektaşlarım adına..
sevgiyle...