MARİFET BİLMEZ İNSAN
Nice asırlar geçti, bu ebedi yatakta
Tarihin gömdükleri, hala kızıl şafakta Doğrudan çark edenler, karanlık bir sokakta Ruhuna eş arıyor, zevke iman ederek Acının lezzetine, takılıpta giderek. Hangi kıymetli eşya, tükenmedi zamanda Yerle bir olmadı mı, fiske indiği anda Hakikat günden güne, nefse boşaldığında Fikir aslını bulmaz, gam yüküne düşmeden Vicdan azabıyla can, kıvranıp da pişmeden. Perdeden bize inen, makberi çağrı çöktü Şehvet ağzını açtı, ardından çile döktü Huzur nefrete karşı, başını eğip büktü Azap kapıdan gitmez, titretir insanlığı Zulmü azad eyleyip, baş eder karanlığı. Marifet bilmez insan, mekansız kalır elbet Gözlerinde tükenir, vuslata vurur ebet, Kıblesini kaybeder, imanı ilelebet O vakitten sonra kul, münacaat etmez kar Usulden kopan özü, cehennem narı yakar. Hak dergahı değil mi, kulu ehl-i dil yapan Biat ederek arş’a, amenna deyip kopan Her ahvelden ahvale, kerem ederek tapan Canından feragatı, dad etmez yaratana Cenneti ikram eder, hak ruhu pak tutana. Nevzat TAŞKIRAN 18-11-2009 |
Biat ederek arş’a, amenna deyip kopan
Her ahvelden ahvale, kerem ederek tapan
Canından feragatı, dad etmez yaratana
Cenneti ikram eder, hak ruhu pak tutana.
masajları aldık efendim.
yüreğiniz hep var olsun
selam ile.