FARKEDER MİHiç aklımdan çıkmıyor, o gün ne kadar şendik, İncinir diye zaman yorgun atlara bindik. Elim, ayağım donar, dilim dönmez, naçardı, Bakışın şah çekerken, gönlüm de çağ açardı... Bir ömür böyle geçer, gezer gibi sandalla, Boyumdan çok büyüktüm, içimde ki sevdanla. Sakin, sessiz bir deniz, gibi geçer gecemiz, Sanki kelepçeliydi, bir ömür ellerimiz. Her gün guguklu saat, kurarken gecelere, Şimdi içim de çalar, saat bilmecelere... Gündüze güneş olur, geceye doğan aydım, Senin bilmediğini, ben de bilmez olaydım! Çok erken düçar oldum, bilmek gibi bir derde; Ben yürüdüm, o açtı, perde ardına perde... Öğrendim çocuk yaşta, duvar ardı duvardı, Aştım da duvarları, açılmaz perde vardı! Oynadım gölgelerle, böylece uzun zaman, Zoru seçmek istedim, zordu senin anlaman. Bilmek istemem suç mu, hayatın alnamını, Her anlat dediğim de, karışladı alnımı! Başka diyar yok mudur, bin gidelim terkeye, İşte bu yorgun atlar, o günlerden hediye. Fark etmez doğu, batı; bulunur gidecek yol, Senin de işin bitti, ey gönlüm, artık, sağ ol. Kendi deliliğine, kurban ettin beni de, Tek alacaklım sendin, bak affettim senide. Kısraklara binerdim, düşmeden önce derde, Yorgun atlar beklerdi gittiğimiz her yerde... Hayrettin YAZICI |
İşte bu yorgun atlar,ogünlerden hediye...
bir kaç kere okudum..okuyacağım vakit buldukça..kendi arşivime kesip aldım..her okuduğumda ne çok şey yazmak geliyoriçimden biraz kifayetsiz kalınca şiirin yanında..o zaman dedim selam bırakayım..hayati hoca okuduğumuzu bilsin
selam saygı ve muhabbetlerimle