SAVRUK ÖPÜŞLER...
Rüzgar olup
Denizlerin kıyısında yürüseydim, Güneşli bir gün gibi Dokunsaydım göğün mavisine Kumlardan toplasaydım incinmiş tebessümleri Bilseydim Dudağımdaki ıslaklığın Susamış gönlüm olduğunu. Sözüm var alnımdaki ay ışığına Aşk, Nefesi olacak kalemimin Kelimelerim Geceleri kaçacak kusursuz yasaklara Unutulan her şey Mehtapla düşecek odaya Uzun mektuplar gibi Tene yazılacak dokunuşlar. Sevişmeler masumdur aslında Gecenin kilidini ürkekçe kırıp Utangaç yalnızlığın sesi olur Duvaklı bir düğün gelin telleriyle bezenip Sahipli düş gibi girer perde aralığından O an Ne şehir sığar mor geceye Ne de dudaktaki savruk öpüşler İşte bu yüzden Avuçlarda terler sağanaklar. Yarı çıplak sevda Oturur ayın gölgesine Yıldızları toplar birer birer saçlarından Titreyerek bırakır göğsünün üstüne, Şafağı durdurmanın telaşı yoktur artık Çoban ateşleri yanar karanlıklarda Rehin kalınır binbir gece masallarına Şimdi zaman bir kelebek kanadında Birazdan Omuzunda dinlenecek derin soluklar Usulca öpecek gecenin boynunu Ezberindeki sevgiyle. Derin bir düş var Yataksız kavuşmalarımızın arasında Susuyor ipeksi dokunuşlara Hasrete boyun eğercesine Aşkı emziriyor sabırla Zeynep Nilgün Gökçeöz |