Sussus ! gözlerindeki fırtına yeter içimde korkular yığmaya sövmene gerek yok görüyorum dilinin ucunda pimi çekilmiş sözleri (ama yapma) sen ki en hırçın suları ardına alıp kafa tutmuşsun hayata suskunluğunda kaç savaşta kaç kurşun yemişsin bu kahrolası kente sarıp yalnızlıklarını bir sigara dumanına kaç vagon yüklemişsin en kanlı meydanlarda tırnaklarını bırakmışsın nankör ellerden kaç kırbaç inmiş sırtına yokluğumda kaç gecede sarhoş yağmurlara ağlamışsan uzaklıklar benim suçum değil...di (ama yapma) gözlerini kaç renge buladı kadınlar bilmem ya ellerin kaç günaha soyundu aynalarda kaç boy saç teline düştü soluğun kaç sevişmeleri aşk diye sundular sana ya da sevdin belki de belki de çok sevdin umurum değil benim gözlerim yeter senin arınmana bir benim göğsümde masumsun bir benim yanımda dolaştırırsın içindeki çocuğu çıplak ayak seslerinde küçük hikayeler anlatırsın bırak kendimi kandırayım bu kentin ismi kadar kazılmışken alnıma suskunluğuna kaç pişmanlık sığdırırsın susma... ben ne çok biriktirdim seni içimde sen başka bedenlerde boylanırken kaç kız doğdu bu şiirlerde kaç kadın öldü kaç yaprak düştü mevsimlerden öbek öbek yılmadım seni benden silemedi hiçbir gece her güne biraz daha sen dolu kalktım her sabah ezanında adınla ağladım bil ki her kırgınlığında dağılırım her kızgınlığında yanar yüreğim her yokluğunda kanar şiirlerim ve bir kez daha gidersen ölüm; iki kişilik çöker boğazıma oysa boynumda en çok soluğunu severim... etme... Arzu Altınçiçek 06.11.2009 |