kimseler aşık değil mi bu şehirde-bugün tenha sokaklarda asılı kalmış bir hüzündüm -gölgemin ardında küçük adımlarla yürüdüm Seni bekliyorum solgun sessizliğin ıslak soluğunda / bir ekim akşamı kimseler yok / yapayalnız taştan kanepeler son yeşiline veda eden acemi bir çınar neşeleri hiç eksilmeyen serçeler bir ben miyim sevdiğini bekleyen aşık değil mi bu şehirde kimseler -ama/ sen bilmiyorsun ki seni beklediğimi- bir çocuk koşarak gidiyor / geç kalmış bir gülücüğe birkaç üzgün yaprak düşüyor dizlerime eski ve nemli dokusunu hissediyorum bir kadın hırkasına sarınıp / geçiyor önümden acele geç kalmış sanki / bilmediği bir yere bir ben miyim sevdiğini bekleyen kimseler aşık değil mi bu şehirde - yine senin gelebileceğin yolları hesaplayıp / bekliyorum- karanlık bir silüetin düşsü adımları benziyor senin yürüyüşüne kalbim inleyen bir nehir / taşkın sel gibi bir gülüş geziniyor düşüncemde birazdan burada olacaksın gibi -ama/ sen bilmiyorsun ki seni beklediğimi- bir ben miyim bekleyen sevdiğini bu şehirde kimseler aşık değil mi .... fotoğraf: ara güler |
şehrin gürültüsünde, şehrin baskın kirliliğinde
gözlemleyebilmek insanları...
bazen adımları, bazen yüz ifadeleri
ve bazen bakışları
-nereye gidiyor, nereye yürüyor bu insanlar- dediğimiz...
kırılan, dökülen
sokak aralarına saçılan aşk(!)lara ağlayan şehirlerde
zordur içinden gerçek anlamda yaşanılan aşkları bulmak...
‘’-ama/ sen bilmiyorsun ki seni beklediğimi-‘’
platonik bir aşkın özeti miydi bu dize sanki ne
sevdiğinden habersiz, sevdasının yollarını gözleyen bir sevdalı
şiir için teşekkürler şair
selam ve saygıyla