Sus ve GitSupsusun mavzerler dolu can uçmalarımda paslanmaz sancılar akrebin döşünde yellerime yeis serdim suskularımı Sus ve git bebekleşen nemrutu düşün Seni acılara atan gece ateşleri hazırlıyorum sanki Elinde tutmuş İbrahim kurban edileceksin aşka Oysa kurban ben,ateş ben yokluğuna küçülüyorum senin için yokluğun hüznüme mezar yazısı mumyalanmış s evginle ömür sağdım yanılgılarımı ağır bastı yaralanışın sızının sözle öz arasındaki resim sergisinde kaldım bağrına nakışladığın İstanbul sevdanı bilenmemiş iki kör bıçağın keskin arzulu gecelerinde kestim içimizin dehlizlerinde Kızıldeniz uzar gider sen musa’nın kızı ben hala peşinde olan aşk firavunu avuç avuç amaçlar doldurdum denizine ben almadı kaderin ve ruh ederin şiir oldum, acı oldum, ayrılığa dair ne varsa oldum damla damla sızdım denizine su arası suç arası sular akıyordu gözyaşı pınarının suyunu gördüm beni yıkadım yaralarımdan git ve sus benim için bu sayfa kapandı... içimde hiçbir şey kalmadı... terk ediliş destanını özetledin bir aşk dervişi ne anlar destandan desti izdivacından terki zindanına gitmek de kader koordinatsız, yitirilmiş bir özlemin kelebek düğünündeyim bir kelebeğin göz bebeğinde sen gelişimin bebeği sen sonsuzluğuma kanat çırpan çarpılma sen demin imbiği üşüdüğü anların paydasında sen üşüyor idelerime. Dilenmişin dil sancısında angılarım zülfü yare dokunur güzelliğinin yakomozlarında ay susar , sus demelerine gece küser ,nurlar dolanır cemaline aşk bilenir bitimsiz betimsiz eceline içimdeki yaralara pervanelerin perilenir kilit üstüne kilit vurulmuş sen renkli kalbimde adını yazıyor umut duvarlarıma utkun Ankalar tutulmuşum suretlerinde aşkın son suresi iner melek haline amin der kalakalışlar tutku iman gelir ben dinsiz de sensiz de yaşamam aşkına söz geçirememiş en son kafir kılma beni gel biraz surundan üfle oflarını sararak gel biraz gül gül ve şuur berraklı denizimde her şeyi aşarak sus ve git demelerden demo yapma gel yüreğinin yarım asrı burada sana kadim gel bu yüreğin bam teli üç dünya seni çalıyor |
Saygı ve selam ile