Sitemname
Gelene kol gerip, destek vererek,
En ön sıralardan yerleri kaptık. Gerdan kıvırarak, göğüs gererek, Maziyi unuttuk, hedeften saptık. Barış furyasıyla gitti hürriyet, Büyük millet derken kesik zürriyet, Milli çıkar bile, artık keyfiyet, Yamandık birine, zevkleri tattık. İstikbal gökteydi, indirdik yere, Tapuları verdik, gerine gere, Misak-ı milli mi? orada nere? Davulla zurnayla temeli attık. Mideden düşünüp, milli konuştuk, Bölüp yutmak için yolda buluştuk, Kaşları kaldırıp, alttan gülüştük, Dinamiti koyup seni aldattık. Şimdi kahramanlık, ihanete eş, Birbirine girmiş, mert ile kalleş, Yalakalık meslek, hem de güzel iş, Cevher-i asliden, cilalar yaptık. Efendi dediğin sürünür yerde, Biçare kapılmış bin türlü derde, Bugün bulunmuyor yarını nerde, Orağa, tırpana, hasret bıraktık. Bize miras bıraktığın varlıklar, Şimdi hantal diye hep arpalıklar, Denizden fırladı, çıktı balıklar, Kurulup köşeye seyrine baktık. Atları eşeği, saldık meydana, Selam durduk hep birlikte sultana, Çalmaya başladı büyük kampana, En güzel sövene madalya taktık. Kılıklar değişti, kisve değişti, Ocaklar harlandı, yemekler pişti, Yüreği yananlar karnından şişti, Bezleri ayıbın üstüne çaktık. Asıl maksadımız örtülsün diye, Vaad ettik vatandaşa hediye, Hiç kimse sormadı neden ve niye, Gözleri kör edip zihine aktık. Millet perişanmış, bana bundan, Türlü çarklar kurdum, hemi de yandan, Parsamı alırım, Edirne, Van’dan, İş bilen diyerek ortaya çıktık. Vallahi bu destan asırlar boyu, Söylenerek soyulur Türklüğün soyu, Kimi komita der, kimisi kuyu, Kurtuluş umarken çırpınıp battık. |
Selam durduk hep birlikte sultana,
Çalmaya başladı büyük kampana,
En güzel sövene madalya taktık.
doğru söze ne denir
kutlarım duyarlı yüreği
saygılarımla