Okuduğunuz şiir 17.10.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
merdiven altında kimsecik olmak
bütün gün çiğnenmekten bitkin düşseler de yaslı değildi akşamın güz kaldırımları kentin sokak lambaları bakarken yalancı bir mahzunlukla kör pencereli tek odalı evlerin avlularına taş merdivenin altında / bir damla bedendin sen
seni gördüğüm o andan beri / bilim ilgilendirmiyor beni
al şu kese kağıdını / kapa ne mehtap ne de ben göreyim yüzünü / bilinmesin cisimsizliğin / in misin – cin misin gözlerinde kalan bakış bir nefesçik / kimsecik bu akşam tüm kimlikleri kepaze varlığımın sahte ve çirkin seni sevmek istemek / kurtuluşu olmaz ki insansızlığımın
ulusça inanıyoruz elbette / bilim göklerde merdiven altları da kilitlenmeli bir an önce çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat modern çöp kutuları resmi geçitte - p/ak caddelerde
sıska kediler sardı her yanımızı / açılmayınca yemek kapıları evet / doğru…merdiven altları da kapatılmalı
açlık sınırı mı / ayol sınır mı kaldı şu sıska kedileri de asmalı
ipini koparmış zorba bir rüzgar işgal etti taş merdiveni en alttakileri .....
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
merdiven altında kimsecik olmak şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
merdiven altında kimsecik olmak şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
biz hep itiraz edeceğiz...insansızlığa/insafsızlığa
''benim kabem insandır''
İtirazın İki Şartı
çok olmadığımız kesin çok olan tarafta değiliz çok olan tarafta olmayacağız türkiye'de kürt olacağız kürtlerde ermeni ermenilerde süryani gidip almanya'da türk olacağız hollanda'da surinamlı fransa'da cezayirli iran'da azeri amerika'da zifiri zenci olacağız çoğalan zencide mutlaka kızılderili israil'de filistinli köpeğin karşısında kedi kedinin karşısında kuş olacağız kuşun karşısında börtü böcek hakemler hep karşı takımı tutacak ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı çiçeklerden kamelya olacağız az kolumuzun tarafında solda olacağız bu itirazın ilk şartı solda da az olacağız devrimi çoğaltırken çünkü bir başka devrime hızla azalacağız
bütün gün çiğnenmekten bitkin düşseler de yaslı değildi akşamın güz kaldırımları kentin sokak lambaları bakarken yalancı bir mahzunlukla kör pencereli tek odalı evlerin avlularına taş merdivenin altında / bir damla bedendin sen
seni gördüğüm o andan beri / bilim ilgilendirmiyor beni
al şu kese kağıdını / kapa ne mehtap ne de ben göreyim yüzünü / bilinmesin cisimsizliğin / in misin – cin misin gözlerinde kalan bakış bir nefesçik / kimsecik bu akşam tüm kimlikleri kepaze varlığımın sahte ve çirkin seni sevmek istemek / kurtuluşu olmaz ki insansızlığımın
ulusça inanıyoruz elbette / bilim göklerde merdiven altları da kilitlenmeli bir an önce çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat modern çöp kutuları resmi geçitte - p/ak caddelerde
sıska kediler sardı her yanımızı / açılmayınca yemek kapıları evet / doğru…merdiven altları da kapatılmalı
açlık sınırı mı / ayol sınır mı kaldı şu sıska kedileri de asmalı
ipini koparmış zorba bir rüzgar işgal etti taş merdiveni en alttakileri .....
.
meselci tarafından 10/26/2009 10:15:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
nüket hanım, benbaşlığı görünce çok farklı bir şiir okuyacağımı düşündüm. ve düşündüğümden fazlasını buldum tebrik ediyorum. tema seçiminizle şiir başlığınız bir elmanın yarısı gibi tamamlıyor birbirini..
sevgili müget nasıl kaçırdım şiirini bilmem.sanırım geç vakitte yayınladın.önce kutluyorum dizelerini günün şiiri olmayı hak etmiş. yoruma açık bir şiir.belki de güzelliği iki kat artırıyor bu yanı.Sayın Ahmet Bey'in yorumlarına katılmamak mümkün değil.etkili yorum olmayı da hak etmiş. ancak ben okuduğumda 'seni sevmek istemek / kurtuluşu olmaz ki insansızlığımın'dizeleri en çok içime oturandı.'çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat'müthiş bir ifade.velhasıl sözü uzatmaya gerek yok.çok beğendim,çok etkilendim.gözlerinden öpüyorum.sevgiyle...
ulusça inanıyoruz elbette / bilim göklerde merdiven altları da kilitlenmeli bir an önce çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat modern çöp kutuları resmi geçitte - p/ak caddelerde
sıska kediler sardı her yanımızı / açılmayınca yemek kapıları evet / doğru…merdiven altları da kapatılmalı
açlık sınırı mı / ayol sınır mı kaldı şu sıska kedileri de asmalı
ipini koparmış zorba bir rüzgar işgal etti taş merdiveni en alttakileri ****** Kelimelerin arasında bir hazine saklanmış... Ne çok şeyi anlatmış satırla arasında.. Biraz serzeniş biraz sitem... Vur derken dağlanan bir yürek titreyişi... Bana çok şeyler ifade etti şiiriniz... Bir umman oldu gönlüme düştü... kaleminiz daim olsun..Yüreğinizdeki bu titreyiş hiç bitmesin... teşekkürler efendim... saygılar sevgiler....
ulusça inanıyoruz elbette / bilim göklerde merdiven altları da kilitlenmeli bir an önce çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat modern çöp kutuları resmi geçitte - p/ak caddelerde
sıska kediler sardı her yanımızı / açılmayınca yemek kapıları evet / doğru…merdiven altları da kapatılmalı
merhaba kutlarım sizi ey güzel şair şiirle gönüllere kaht kurmuşsunuz aşkla kalın
kaldırımlar gibi ezilmek ve merdiven altlarında ki yaşamı deneyimlemek için varolanlar da olacaktır..
zira her ruh göğe yükselmek için yaratılmıyor..
düalite üzerine kurulmuş bir dünyada merdiven altlarına sığınanlara da gökyüzüne erenlere de aynı şefkati duyabilmektir hakikat..
rüzgar ise yerden göğe karışan bilinci taşır ve yoklar merdiven altlarındakileri, hatırlatır gökleri ama seçimi şefkatle özgür iradelerine bırakır, dokunur ve geçer..
gökte olana ermek için göğ(s)ümüzde olana ermek gerekir önce.. erenlerin çoğu da merdiven altı çileli yaşamlarını sorgularken göğ(s)ündeki ilme ve hakikate ermiştir..
kedileri asıp kesme merasimlerine hiç bulaşmak istemiyorum..
merdiven altlarına ve kedilere yaşam hakkı deyip, böylesine çok düşündüren, herkesin kendi içindekini çıkarıp alan şiiri kutluyorum..
şiir böyle bir şeydir işte, şairin anlattığı tek bir şey değil, her okuyanın anladığı her şeydir.. yorum çeşitliliği de bunu açıkça gösteriyor.. benim yorumumda benim içimdekilerdir..
çok güzel duygularla yazılmış biçim şiir içerigi taşımasada anlatmak istenen çok güzel bi şekilde dile gelmiş. ben sayfanızda yeniyim inş. bende bu şekilde yazılar yayınlamaya çalışacagım saygılarımla başarınızın devamını dilerim....(MSTCN)
mısraların çoğu şiirsel değil..şiirin dili farklıdır...ve daima farklı olmalıdır..beğenilen mısralar mı..konu mu.. bu konuda kimse ayrım yapmıyor... yorumlara bakıyorum genelde şiirsel eleştiri yok....anlatmak istediğimizi nesirde de anlatırız....mesele konu değil....anlatım biçimi..nasıl anlattığımız..ve mısraın şiirselliği.... kolay gelsin yolunuz açık olsun.... saygılarımla...
eleştirimi olgunlukla karşıladığınız için teşekkür ederim..genelde kimsenin eleştiriye tahammülü yok..yazdıktan sonra pişman olmuştum..harika deyip geçseydim diye..ama inanıyorum ki daha güzele eleştirilerle gidilir..naladım ki bu şiiri yazan şiir gibi..tebrik ederim...şiir tadında kalın..saygılar efendim..
Sevmedim... Önceki şiirlerinizdeki süreklilik çizginize uymamış, bilimin amacı konusunda, batini huruf veya cifir yaparak akli çözümlelere varılmaz.
Bu şiir, belirgin tonajda ve yoğun olarak sınıfsallığı vurguluyor... Peki ve neden o zaman kendi içindeki cevaplarıyla mistik açıklamalı bir; zahiren öyle, batınen böylelik arz etmiş !
Emperyalizmle Birtengri'yi tapınılacak makam konusunda karıştıranlara da ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. Kulluğun -geneli kapsar şekilde ezilmişliğini- açıklamak bakımından söylüyorum; bu hali "kaderci öbür tarafa" bırakışlarla açıklamak, en azından Birtengri'ye büyük hakarettir.
Dinsel, ulusal veya sınıfsal olarak Birtengri'nin durduğu yer çok nettir. Bunu dinler tarihine bakan iyi görür. Bu nedenle, kimse kalkıpta göğe çıkmakla, geleceğin ulusca da bilindiği üzere göklerde olduğunu birlememenin "ayniliği" şekliyle açıklamaya kalkmasın !
Bu tarihsel ana çelişkiye de, temel çelişkiye de ayrıksı durur... Bu biçemde yapılmış göksel anlam yüklenmişliği ise kulluğun kime yapıldığı kargaşasını da, keza daha çoğaltır.
Hele kimse bilimin kişisel ve toplumsal amaçlarını, ulusal ve evrensel amaçları ile komik bir şekilde çelişkileştirerek açıklamasın.
Bilim, din ve sınıfsal ezilmişlik... Tanrı emperyalist değildir. Onların (yani Tanrı emperyalistlerin) tekelinde de değildir. İnsanı Tanrı'nın kulluğundan, -kerameti kendinden menkullerin- kulluğuna oturtmak bilimin de, dinin de, ulusal görülerinde asla ve kat'a amacı olamaz...Din-sınıfsal yapının amacı hele hiç olamaz...
Şimdi ve öyleyse soru şudur: Kimin amacı olur ?
Seçkiyi yapanlar bunu anlayarak seçmemişler, çoğunlukla (seçtiklerinde) öyle yapıyorlar ve öznellikleri, nesnelliklerini hep bastırıyor zaten !
Seçicileri anlayabiliyorum, sizi ve şiirsel kavramlarınızı anormal şekilde, sizin uymayacağınız kalıp ve biçemlere sokmak gayretli, sizi şekillendirme ve yönlendirici amaçlı yorumları da anlıyorum.
Şunu anlamıyorum. O kadar akli çağrışımınız nereye gitti, şiirlerinizdeki sizin ? Ben bunu anlamadım ve iyi niyetle bu eleştiri yazmak gereği duydum.
Takip ettiğim ve önemli bulduğum şiirleri yazanlık vasfınıza dikkat etmelisiniz ! İlgi alanımdan çıkmanız, sonuçta ikimizide çok etkilemez...
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 10/18/2009 11:06:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
"...sanırım daha önce bir iki şiirimi okuyarak, sizinle tümüyle aynı görüşlerde olduğumuza hükmettiniz..."
Yanlış sanılarınız devam ediyor. Ben hiç bir yorum katkımda size böyle bir şey demedim. Şiirinizdeki çağrışımların zenginliğini ve akliliiğini vurguladım.
Bir kaç şiirdir, Magdelana ve göğe yükselmek, teslislerini belirginleştirdiğiniz için böyle bir eleştiriyi yapmak gereği duydum.
İnsanları hep aynı paralelde hareket eden izm ve ideolojik yapıların sürü elemanları olmaya karşı çıkışın, dinsel tapınma makamındaki karagaşa ve bunun getirdiği sürüleştirilmeye de dikkat edilmesine dairlik vurgusu, bir eleştiri yaptım. Bundan başka bir amacım yoktu...
Neyse, sizi ve seçkinizi bilindik yorumla" kutlu/yorum" diyerek sözlerimi bitiriyorum.
merhaba sayın Göktürkmen; sanırım daha önce bir iki şiirimi okuyarak, sizinle tümüyle aynı görüşlerde olduğumuza hükmettiniz. oysaki ben asla böyle bir yargıya varmadım ki bu doğru olmazdı. şiirimde tamamen evrensel insan ahlakını baz alarak yazdım. insan olma bilincini sorguladım.. bu şiirde siyaset kovalamadım. ve idel*er ve izm*ler de umurumda değil. dinsel motifler ise sadece sembol..
seçki konusuna gelince, beğenmek zorunda değilsiniz tabii şiiri, size saygı duyarım. ancak seçki kuruluna da saygılıyım. beni uygun görmeleri onur verici. kurul öznel mi nesnel mi tartışmasına giremem. zira hiçbir bilgim yok bu konuda.
ilgi alanınızdan çıkmış olmak, elbette ikimizi de etkilemez..
Valla önce kendimi kutluyacam sevgili Müget:))) Dün gece şiiri okudum ve bu geceye kadar yorum yazmadan sabrettim, çünkü bu şiirin güne düşmesini bekledim, yazmayı bırakıp şiir analizi mi yapsam ne:)))
Yüreğine emeğine sağlık çok güzel bir şiirdi ve yerine yakıştı. Tebriklerim kalbi.
Her beden soyut ruhunun somutunu yaşar. Biz buna kader diyebiliriz. “Hikmet” ise tamamen sırlarla dolu. Desem ki “pencerelerden bakalım, içlerine girmeyelim”. Ama içindeyiz zaten. İnsan kainatla alakalı, her şey ona tesir eder. Kayıtsız kalamaz. O halde hikmete bakalım. Yani her hadiseden sonuç çıkaralım. İnsan olmanın erdemiyle yaşamak gayretinde olalım. Duyarlı olmak bunun bir şekilde açığa çıkması. İnsan olmak insanlığa faydalı olmak yolunda çaba sarf etmeyi de gerektiriyor. Bir insan insanlık kadar önemli ise bir insanın çabası da insanlık kadar önemli olacaktır. Ümitsiz olmamalı. --- “seni gördüğüm o andan beri / bilim ilgilendirmiyor beni” İnsanlığın hizmetinde olmayan , savaşlara hizmet eden bilime isyan gibi…
Yine de bilimin faydası zararından çok gibi görünüyor. Dünya’yı acımasızca sömürenler. Bilimi ve dini sömürülerine alet olarak kullanmaktan çekinmiyor. Bunun farkında olanların birlik ve beraberliği tesis etmeli, duyarlı yüreklerin feryadı bunun öncüsü olmalı. ------ “seni sevmek istemek / kurtuluşu olmaz ki insansızlığımın”
Kuru duygusallık, göstermelik şefkat işe yaramıyor elbet. Somut şeyler yapmalı… Somut şeyler de göstermelik olmamalı elbet. “Sokak çocuklarına yardım balosu”nda yiyip içmek de somut aslında!?... ----- “ulusça inanıyoruz elbette / bilim göklerde”
Toplumun gelişimi yüz yıllar alıyor. Elbet istikbal gökte ama birileri gözleri yere çekiyor. Bazıları geçmişle teselli oluyor, bazıları da akılları geleceğe itiyor. Masallarla uyutuyor. “an” güme gidiyor. ---- “çarmıha gerili vicdanlarımız göğe yükselirken / bilime inat”
İşte sır burada. Geri toplumlar kendine yardım edeni çarmıha gerer. Bedel ödetir… ---- “modern çöp kutuları resmi geçitte - p/ak caddelerde”
Bal tutan parmağını yalasa belki bu kadar kötü olmayacaktı. Bal tutan başkalarına zırnık koklatmıyor. Mevcut kazanımları yemekle meşgul bazıları. Üretmek ve adil paylaşım olmadan ideale ulaşılamayacak. ---- “sıska kediler sardı her yanımızı / açılmayınca yemek kapıları evet / doğru…merdiven altları da kapatılmalı”
İşte kapitalizmin sonucu…
--- “ipini koparmış zorba bir rüzgar işgal etti taş merdiveni en alttakileri”
Altta kalanın canı çıksın mı?
Bir fıkra ile girmek isterim konuya.
Fadime’yi emmi oğlu Temel ile evlendirmişler. Fadime Anasına sorar; –Anne alttaki mi hamile kalır üstteki mi? Annesi fazla düşünmeden cevaplar; –Tabii ki alttaki kızım! –Öyleyse emmi oğlu hapı yuttu hamile kalacak! –A benim akıllı kızım, altta da olsan üstte de olsan olan sana oluyor.
Müteşebbis (Özgün tanımım): Üretim kaynaklarını (toprak,emek, sermaye) kullanarak mal veya hizmet üreten gerçek veya tüzel kişi. Ürettiği mal veya hizmetin maliyetine bu harcamaları eklemek zorundadır. Günümüzde üretim kaynaklarının nerede ise tamamı sermaye ile karşılanıyor. Devlete ödenen vergiler de üretim gideri olarak ürüne/hizmete yansır. Devletçiliği bırakıp, özelleşmeyi sağlamak adına; karlı kurumların satışı hoş karşılandı.
Özelleşen, satılan kurumlardan maliye vergisini belirlediği oranda alır, müteşebbis giderlerini ürüne/hizmete yansıtır, tüketici, halk ise bedelini öder. Özelleştirme taraftarlarının bu kadar istekli olmasını nasıl izah ederiz. Bürokrasi ve siyasette olanlar zaten yüksek maaşlarını düzenli alıyordur, bazı aydın sayılanlar taraftar oldukları için bir yerlerde görev alıyordur, halktan bir kesim de sadakaya tav oluyordur. Zincir tamamlanınca böyle oluyordur. Sonuç: Pahalı akaryakıt, pahalı gaz, pahalı elektrik, pahalı su, pahalı iletişim, pahalı demir/çimento, v.b. Hesabı her zaman en alttaki öder.
Saygılar.
Değerli arkadaşım. Ustalığınızı göstermişsiniz. Tebrik ederim.
aslinda yairmak istemezdim ama bagir cagir soylemek istiyorum isiirin disisinin de erinin de var oldugunu..........disi bir siir ve boyle de kalmali ,, ........tbrkler... mesela bir sabahat akkiraz vardi ki hala var, kadin gibi turku okudu ki ona kadar turkuleri kadin gibi okumak nerdeyse yoktu..sanki turkuler sadece erkekler tarafindan okunurmus gibi...... sanirim siirde de sabahat akkiraz lara ihtiyac var..siirde disilik derken onu demek istedim.....bilimsel bir iddia degil oznel degerlendirmelerimdir uzerinde tartiusmak istemem..))
hoyratca tarafından 10/17/2009 1:21:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
şair olmanın verdiği en büyük sorumluluk
-insan(lığ)a- olan bakış açısı
evrensel bir duyarlılık hakimdi
şiirin içinden geçen ince çizgide...
şiir için teşekkürler
selam ve saygıyla