Seni sevmektir seni sevmekŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Can canım canımcım cancanğızım için...
BELLA Ben yazmadım, O’nlar yaşadı. Keşke herkes yaşayabilse… eser Bir sigara yaktı. Derin bir nefes. “— Ciğerlerim dolsun dumanla”, dedi, bir yandan üfleyerek. “— Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun”, dedim. Afalladı. “— Sigara içmek bencillik mi, cancağızım?”, dedi. “— Hayır… Canına kıyman, bile bile… Bencillik”, dedim. Gülümsedi. “— Can, canım, canımcım, cancağızım, bencillik bunun neresinde, ölürsem ben öleceğim”, dedi. “— Aşkta sen, ben mi var Bella”, dedim… “— Artık biz var. O yüzden sağlığına iki kere dikkat etmelisin…” … Gözlerin Bella… Gözlerinde yollar. Yollar yollar Bella’m. Hatırlıyor musun? Kır kahvesindeki duvarda asılıydı, siyah beyaz fotoğrafın. “— Kim bu kadın,” demiştim. “— Gelir birazdan ağabey, fotoğraf çekip duruyor buralarda. Bu fotoğraflar hep onun”, dediler. Benden on yaş büyük olduğunu öğrensem de, hayatımda ilk defa, kafama kazınmış ahlak karmaşasından sıyrılıp, abla demedim benden büyük bir kadına. Birazdan geldiğinde, seninde bir şey demeyecek olman ne de rahatlatmıştı içimi. Hissetmiştin sanırım. Kırmızı çizmelerin göründü önce, engebeli taşlara basan… Saçların… Saçların rüzgârın efendisi gibiydi. Ardından, o ürpertici güzellik. Ogün başladı korkum, güzelliğinden… Bilemezdim o gün senin ilk aşkın olacağımı. Ve bu ilk aşkın, yaralı ve izleri silinmez bir evliliğin gölgesinde kalacağını. Ben aptal bir âşık, sen o aşkın şekli, şemaili, ana fikri. Bella’m… Benim kırmızı çizmeli mihracem. Her şey ne kadar da güzeldi değil mi? Hatta bir keresinde, dizine koyduğum kafamı kaldırıp, usulca, “— Her şey çok güzel ve bunda bir tuhaflık var Bella”, demiştim. Şaşırmıştı. “— Tanrı bu kadar sürdürmez güzellikleri Bella, var bunda bir iş”, dedim. Gülümsedi. Parmağını dudaklarıma götürdü ve “— Sessiz ol, duymasın bizi”, dedi gülerek. Sanırım o gün duydu bizi tanrı. Aşkımızı süsleyen ölümcül bir hastalık vermiş Bella’ya. Hiç haberimiz olmamış. Beynindeki damarlar tıkanıyormuş Bella’nın. Sürekli baş ağrıları çekiyordu, ama bir kerede şikâyet etmiyordu ağrılardan dolayı. Çünkü o kadar çok güzel anlarımız vardı ki Bella’yla… güzel anıları toplasan, kötü anların sözü bile olmazdı. O’na yazdığım şiirler dillerden dillere dolanıyordu. Ama o dayanamadı. Yataklara düştü. Acil ameliyat edilmesi gerekiyordu. Ancak ameliyat ölüm riski taşıyordu. Doktor “— Ölmese dahi, bir daha hiç bir şey hatırlamayacak geçmişine dair”, dedi. Tanrı işini hızlı yapıyor olsa gerek, ameliyata bile gerek kalmadı. Bella aniden komaya girdi. Hafızası tamamen silindi. Yatağına yanaştığımda bana gülümsedi. Bir an beni tanıdığını sandım. Ardından adımı sordu bana. Yeniden tanıştık oracıkta. Saf bir bebek olmuştu, benim kırmızı çizmeli mihracem. Hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Kırmızı kolyesini götürmüştüm O’na. Oysaki bayılırdı bu kolyeye. Şiirler okudum O’na geceler boyu. Mutluluktan uçardı başka zaman. Hiç tepki bile vermedi. Bana, “— Bulamazsın benim gibi seveni”, derdi. Haklıydı. Çünkü eşi benzeri yoktu O’nun. Bende O’na bir şiir yazmıştım. Seni sevmektir seni sevmek… Okudum… Ağladı… Bir kadın ağladı bugün yanı başımda, ben öldüm. Şimdi sizlerde bu yazıyı okuyunca ağlarsınız, oysaki ben yazarken öldüm. eS’er. 1. İbrahim Sarp Baysu’ya, Bella’sı için yazılmıştır. Gerçek bir aşka… Herkesin yaşaması gereken… Eser GÜNDÜZ Öykümüz için Eser dostuma teşekkür ediyorum...
Seni sevmektir seni sevmek
Sevmek Darda sanıp içini İçindeki kırları Ama kocaman hissetmek dapdar yanlarımı Sevmek Boş bir alanda koşmak Ve gülebilmek ağlarken Sevmekti yaptığım Bulmaktı Ödenecek bir bedeli Sevmek Bir hoş içim şimdi Dağ tepesinde eriyen bir parça kar Ve ayakların altında Olup biten her şey Sana baktıkça erimek İşte bu sevmek Dolanması elimin ayağımın birbirine Adımlarımın karmaşası Ellerimin titremesi Lal olmak Konuşamadan anlatmayı istemek her şeyi Seviyorum diyebilmek İşte bu iki kelimenin cesaretini aramak Sevmek benim için Seni görmeden bakmak Baksam da kendimde bir titreyiş Bir sarsıntı Olur olmadık depremler içimde Yanık türkülerde ağlamak Sahipsiz sanmak kendimi olmadığında Belki de sevmek Sen olmak Olmak istemek Her saniye sende olduğun gibi Sende olmak Sana şarkılar besteleyip Bülbül olup kapında şakımak Öyle unutup tüm dertleri Karanlıktan aydınlığa dalmak Sende doğup Sende büyümek Sende ölmek İşte bende sevmek Seviyorum diyebilmek Cesaret işiymiş seviyorum demek Özledim Bir iki metre aramız Özledim Sen gökyüzü Ben yeryüzünde küçücük bir parça toprak Sevmek seni Senin olmayışında Her anımı şiire vurmak Delirme nöbetlerinde Sırf sen geleceksin diye Sırf bir dakika bile göreceğim diye Akıllı durmaya çalışma çabası Sevmek seni İki çift sözle Haykıramamak bazen Seviyorum demekten Sana el sürmekten Korkmak Seni incitmekten Ahh ahhh ölüm var ölüm İşte seni sevmek Öyle bir şey Gideceğim yerin Sorguya çekecek Olanın merhameti Onun vaadi Onun yanında olabilmenin huzuru İşte bu sevmek Gerekirse yaşamak senin için Sen olduğunda gür bir çam Yaprakları hiiiiç düşmeyen Yaz kış bilmeyen bir kaya kadar güçlü Rüzgarda sallanmayan. Her şerre kafa tutabilmek Seni sevmek var ya seni sevmek Çıkıp da bir gün gidersen Arkanda kalsam yine de seninim Seninleyim diyebilmek sevdiğim Seni sevmektir seni sevmek Küçücük bir kum tanesiyken Senin için koccaamaaan bir dağ olabilmektir benim için Seni sevmektir seni sevmek İbrahim BAYSU 26 � 04 � 2009 06 � 15 . . Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. . |
yüreğine emeğine sağlık şairim... yüreği zamanlara dolan şairim