Kelebek Kozası DüşleriKatran karası gecelerin intikamını biledi çocuk Kelebek sırtına yüklediği düşleri yok olunca Oysa ne öykülerde mutlu sonların gerçekliğine inanırdı Ne hayatın tozpembe renklerinin daim olduğuna Kırıklıkların gölgesine sığındığında acırken masumiyeti Ellerindeki sevda lekelerine nedense hiç aldırmazdı Bir kuşun gagasına azad ederken sevilmişliklerini Yarınların dünleri çalakalem karalamasına kızamadı… Mevsimlerin son günleri kadar ılıktı çocukluğu Sinema perdelerinin son hali kadar beyaz değildi Gözlerinden ergenlikle birlikte açılan perdeler Ne koynuna sığınılacak ana, ne koynuna girecek kadın Unutulur değildi, her birinden aldığı darbeler... Gençliğinden ziyade, hayatından ettiler… Bir kelebek kozasına sakladığı düşleri vardı Kabuğundan sıyrılmaya yüz tutmuş binlerce umut Koza açılınca kendiliğinden umutları da etrafa saçılacaktı Oysa bilemedi üç gün yaşadığını kelebeklerin Her biri yok oluşa doğru uçarken sağa sola Katili olacağını bilemedi masum bebeklerin. Dört mevsim kelebek avcılığı yapar oldu şimdi Hayallerini yok edenleri, kelebekler sandığı için… |
ve emar makinalarını kıskanıyorum.