AY VE TEN
AY VE TEN
Gecenin ayazı çıplak yalnızlığıma vuruyor “Güz sancılarım” başlıyor bir şarkı eşliğinde Do- re- mi -fa Böyle mi başlar hep gönül oyunları Eksiksiz bir rövaşata vuruşuyla beraber Hep böyle karmaşa içersine girer Erasmus’un kaderi Geç vakit kapanınca Galata köprüsü Karşı kıyıda kalır yarım sevdamız Notanın yarım perdesi iner yorgun gözlerimizin üzerine Mor üzümler sallanır kirpiklrerine baharı değmeden Utanç tarihimizden kopup çıkagelmiş, Kapkara saçlarını okşuyorum “Celladımsın ey zaman”, diyerek irkiliyorum rüyamdan Utanç duyan ellerim uzaklaşıveriyor soluk teninden Sonra sancılı geçmişi yardım istiyor benden Çekip çıkarıveriyorum fidanını Yattığı toprağın altından Gömüyorum aşk bahçemize iksirsiz Gece üşüyor artık Ne beni ne de sönük aşkımızı kaldırmaya mecali yok Yaşamın arenası sabahın ilk ışıklarıyla birlikte beliriyor Bir papaz elinde istavrozla günah çıkartmaya geliyor Arkasından besili bir imamın telaşlı gayretleri Boy boy selvi ağaçları yolumuzu gözlemekte Bir perde de böyle kapanıvermekte yaşamın üstüne |