568- SEVDA TAHTADAN KILIÇ
Ocak ayı biterken baharın ay başında,
Umudun sevincini, görmüşdün gözlerimde, Burada kışlar uzun, karların kucağında, Esmekte rüzgârların, benim ense kökümde, Geceler de çok uzun, yıldızlı saçlarıyla, Göçmen kuşları gelsin, yaşadığın iklimden, Sararmış bir ömürün, kırılmış kollarıyla, Tutsun götürsün beni, kurutulmuş mevsimden, Sessizlik aramızda, büyütme dur hınçları. Tahammül ormanında, kurumuş yaprağım ben. Çıkarma kalsın kında, tahtadan kılıçları, Ateşten gömlekleri, üstüme giydirme sen. Saçakların altında, umut veren kuş mu var, Dönmez oldu göçmenler, yıldızları yok olmuş. Masallar unutulmuş, görülmezler yine var., Karanlığa gizlenen, güler yüzler yok olmuş. Arıtalım kirlerden, sevaplardan arınıp, Alalım üstümüze, yakalım ve yanalım, Hazzının coşkusuyla, kollarına sarılıp, Sevdanın denizine damla, damla dalalım. Geceler uzadıkça, koyulaşır yamanı. Masallar okunmuyor, harfler dilinde mahzun, Söylenecek sözlerin, işte vakti zamanı, Güler yüzlü ciddiyet, senin elinde mahzun. Karamsar bir dünyanın, külhanındayım dedim. Yakılmaya bıraktın, benim kafatasımda, Sevdan ayak altında, kaldırmalıyım dedim. Fikrimin iplerinin, koptuğu noktasında. Bilirim ürkütülmüş, kar çiçeği direnir. Boynu bükükte olsa, yeşillenir beyazda. Güllerin başı diktir, dikenleri bilenir. Kökünü salmalısın, dağlardaki karlarda. Şahin HANELÇİ 29.09.2007 Sefaköy-İstanbul |