HEPİMİZ BİLİRDİK
Gözlerinin hapsine düşmeye yaklaştığımda
Değil mi ki yaşım on yediydi? Kızgın rüzgârların savrulduğu ıslak mendiller Taşırdık günü karanlık gecelere. Hepimizde bilirdik oysa Hapis olmanın mutluluğunu Kan rengi denizlerin Mavisini çalardık. Değil mi ki onca eyleştiğimiz yolların gün gelecek Yağmur sonrasında gökkuşağına erişecektik Süzülerek martıların yanından Olgunlaştığımızı seyredecektik. Çaldığımız mavilikleri mavi önlüklü çocuklara Hediye edip kurduğumuz düşlerin Muştusuyla savrulan ömürlerimizi avutacaktık. Hepimiz bilirdik oysa Zayıf olmanın acizlik olmadığını Övünürdük cebimizin delik olmasıyla. Matbu harflerle tanışmadan önceydi kaleme sevdamız Gözyaşlarımızı bağlardık kimi zaman Ucu kırık olanlarına Siyah mürekkep damlardı gözlerimize Hepimiz bilirdik Özgürlüğe kavuştuğumuzu. Değil mi ki sıvanmıştı bu sırtımız İnsan olmanın erdemiyle. Sazın tellerinden arta kalan yalız bakışlı dervişler Girerdi rüyalarımıza. Kaselerden kana yana içerdik. Doldururduk düşüncelerimizi Efsunlanmış güzellerin masallarıyla Değil mi ki hepimiz de bilirdik Aşk, adamı bir kere ağlatırdı. Bir kere yıkardı mabedini. Kırık yarınların, çocuksu neşesi olurdu dudaklarımızda Başkasından bir şey beklemezdik aslında. Değil mi ki yâr bir gülüşünü esirger de Düşerdik mecruh ve esrik anılara. Değil mi ki hepimiz bilirdik oysa Koca çınarlar bir kere çatırdardı Yer ve gök bir kere ağlardı. MÜRVET SARIYILDIZ/ (M.S./ 2009) KAHRAMANMARAŞ |