ANLAT BANA..
ANLAT BANA..
bana aklımın bir kenarında silinmeye yüz tutmuş kar gecelerinde pencereden seyrettiğimiz sokağı anlat... hâlâ duruyormu akasya ağaçları ya köşedeki balıkçı yine kapı önüne mi park ediyor arabasını Servet bey.. paltomun ceplerinde ısıttığım ellerin üşüyor mu? bir türlü bulamadığımız her gece aradığımız o gizemli yıldız hâlâ kayıp mı.. bana Ankara’yı anlat ney üfleyen sakallı ihtiyarı ulus’taki simitçiyi.. yine aynı duraktan mı biniyorsun otobüse? neleri unutmuyor ki insan? kader isterse... bana seni anlat, ama benimle olduğu zamanları dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan sözet melek, serap, ziya, osman beni sorarlar mı sana? arada bir de olsa.. yılbaşı gecelerinde kar yağarken ..ve baharın ilk gülü patlarken ya da, yaza dönerken mevsim yıldız gibi yanan gözlerinde o ışık hâlâ duruyor mu? büyüdümü Selver’in bebeği Nedim’in kedisi Fatma ablanın köpeği hâlâ duruyor mu?.. HAYIR dersen anlarım seni... çünkü yıllar geçti hiç olmazsa biri küllenmiş olsada anılar uykusuz saatlerinde olur ya toz duman olup, savrulurken dünya belkide bir yerlerde kalmıştır bir parça sevgi bir kaç damla gözyaşı... sen bana bakma ellerim hâlâ bir yerlerde asılı kulaklarımda sakallı ihtiyarın inleyen ney’i kaybettiğim herşeyi yeniden yaşamaya başladım ya! bu sonun başlangıcı demektir dudaklarıma tüneyen bu kuşlar akıl almaz şeyler yazdırıyor bana zaman eylül mevsim sonbahar farkında mısın?... Ali SÖNMEZ |