KIRK YALANA BİR GERÇEKHesap etmedim ki ben, bıraktığın boşluğu, Bütün yaşadıklarım, bir gönül sarhoşluğu. Geçit vermez bu yollar, birer birer yakılır! Girmesi kolaydır da, şimdi nerden çıkılır? İki yol var ki, açık; divanelik, delilik! Gönlüm de açılan yar, bilemem kaç vadilik? Bir meltem istemiştim, essin şöyle serince, Bir yeşil dal ki saran, gölgesine girince. Anlamadın bir türlü, budur benim öldüğüm; Bir yumak ki elim de, çözülmüyor, kördüğüm! Kaç kez hatırın için, olurken böyle yüzsüz, Görmek istemiyorum, artık bir aşina yüz. Doymuştum da yılana, şimdi doydum yalana; Bak Yemen’den getirdim, yak ellerine kına... Hangi dağa savruldu, gören yok, bitti ümit; Çevirdim başımı ben, arkana bakmadan git! Her yalana bir gül dik, her gerçeğe yak bir mum; Güllere yanmıştım ben, budur benim kusurum! Gülün ömrü az imiş, hiç kimse söylemedi! Ey gönlüm, ey başını!, matem zamanı şimdi... Kırk yalanın içinden, doğmuyor bir tek gerçek, Ahmaklığına doyma, çölde açar mı çiçek ? Hayrettin YAZICI |
Kırk yalandan bir gerçek çıkar mı o da muamma ya..
Güzeldi efendim..
hassasiyetli , düşündüren şiirdi..
kaleminize sağlık.
Saygı ve selamlar.