Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Nufel
Nufel
@nufel

DEMİR LEBLEBİ

30 Ağustos 2009 Pazar
Yorum
Şiirgram

DEMİR LEBLEBİ

( 3 kişi )

4

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

2677

Okunma

DEMİR LEBLEBİ

ÜST NOT: BU ŞİİR, EDEBİYAT YOLCULUĞUMDA 35 YILLIK ARAYIŞIMIN SONUCUDUR... SONUNA KADAR OKUMADAN LÜTFEN YORUM YAZMAYINIZ.

DEMİR LEBLEBİ
Bu şiir tek kelime/ tek hece
Çözdükçe/ çözüldükçe…
düğümlenen bir bilmece
“ Kavuşamazsın Aşk olur” öyle mi?
Aşk olsun… Aşk olsun…
Aşk olsun sana koca Veysel Aşk olsun…
Aşk o kadar basit mi?

Bu hal: “HİÇ” bitmez, “ HİÇ” tükenmez…
Bu hal, Mavinin Aklı Ziyanda, Fikri Firarda olma halidir…
Bu hal, Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği haldir…
Bu hal, kanadı kırık bir martının
Konacak sol bir omuz bulup konaklama halidir…
O martı kanadı kırıkda olsa artık bir Zümrüd-ü Ankadır…

Aşkın Atlası’nda en uzak mesafe
En fazla bir karış
Sol omuzdan kalbe….

Bu hal:
Ben, Beni, bana, bende benden sonra
Ismin de, cismin de altıncı halidir…

Rivayet odur ki,
Yavuz Nufel şairdir!
Kalan ömrüme yemin olsunki
Allah şahidim olsun ki
Değilim…. Değilim… değilim….
Şairin her aldığı nefes
Bir demir leblebidir…
Ve verdiği her nefes
Allah adına
Allah aşkıyla
Her kulunu sevmektir…
Ölenle bin kere ölmek,
Acıyı bal eyleyip içmektir….

Bu hal yüreğin demir
Demirin çelik
Çeliğin sevda olma halidir…

Yusuf olmaktır kör kuyularda
Ya tez kurtar ya bir bezirgan yolla
“Beni Kör Kuyularda merdivensiz Bıraktın…”
Bırakma!
Ve hizmet etmek Firavuna yıllarca
Cehennemin dibi
Kaç kör kuyu derinliği…

Tur dağında dolaşan çoban;
Ve Kızıl Deniz’e uzanan
Musa’yı mahcup etmeyen Asa
Haşa;
Ne mutlu yaprak olabilmek bir ulu çınara..

Bu hal, dervişin derilmediği haldir,
Bu ermişin eremediği haldir…
Bu hal Yunus’un Usu,
Mavlana’nın daveti/ duyurusu
GEL…
“Kim olursan ol yine gel”
Gelirim/ geleyim gelmesine de deli kimliğimle mi
Gelirim de
Ya Közüm küllenirse,
Ya Sözüm tükenirse,
Ya Ne getirdin, derlerse…
Değiliğim yeter mi
Ya yetmezse!...

Bu hal,
Kıldan ince kılıçtan köprü üstünde
Tek ayakla dans edebilme halidir…
Düşerim… Düşerim… Düşerim
Düşlerim….
Düşük yapar düşlerim… düşerim…. Düş… Düştüm…

Gülmeyen adamın
gül düşer mi düşlerine…
Ameledir Şair
Tek heceye
Gündüz gece
Aşk…

Şair değilim haşa
Şiirin şerrinden korkarım
Allah’tan korkduğum kadar

Bilirim her şair bir demircidir
Ve de her aldığı nefes
Demirden leblebidir…
Homurdadıkça körük
Etrfa saçılan/ oynaşan
Her kıvılcım
Fezada keşfedilmemiş bir gezegendir
Ve O’nun gözleri önündedir…
Demircinin asıl derdi Güneştir…
Dokunmak /avuçlamak
Ve Güneşi zapdetmektir……

Ve alnında demircinin
boncuk boncuk erimiş demir/ ter
Her biri
Bir umman, bir derya eder…
Kulak ver dinle
arş-ı alaya ulşan bu ses… bu ses…
bu sese
Çekiç sesi mi denir!
Dinle….
Bu sesler: Do- re- mi- fa- sol- la –si’den sonraki
Dokuzuncu , onuncu notalar sesidir…

Demir döven
Demir Bilek…
Demire su veren
Çelik Yürek
Demir bilek, Çelik Yürek
Kazma Kürek..
Tek heceye IRGATTIR Şair:
AŞK…

Demir,
kor ateşler içinde kordan kor iken
su ver/ tavdır
deniz kase/ yetmez..
su taşısın karıncalar
kavillerince
La fonten’den asılarca önce
Atıldığında İbrahim Urfa’da ateşlere
Karıncalar… karıncalar…
Ağızlarında su taşıyan karıncalar….
Karınca karaınca katar katar karıncalar…
O karıncalarki;
Yazların neşesi Cırcır böceğine
Kışın ortasında/kapı önünde
“Şimdi de biraz oyna” demezler
Kapıdan geri çevirmezler…
Karıncalar
Yine su taşısınlar
Karınca kararınca
agızlarında denizlere..

Bu Hal:
Katran Karası kara gecelerde
Kara Toprak Altında
Kara gözlü kara karıcanın
Göz bebeklerinde
Işıktır, fer’dir
Asıl mesele:
O fer’le
Karınca gözlerinde fenerle
önünü/ dününü/ yarınını göremektir…

Demir denizi emince,
Demirci hüneriyle
Kılıç kınına dar
jilet keskinliğinde…

örs / çekiç nağmelerini dinle…
bu sesler
bu sesler,
çekicin örs ile zifadır…
Bu sesler,
Do… Re… Mi.. Fa… Sol… La… Si… den sonraki notalardır…

yar boynu kılıç vurmaz / işlemez
kan akmaz, can çıkmaz
boş damar/ ruhsuz beden
ben de, bana has, bence, kendimce
demir artık demir değildir

Allahım bu nasıl bir bilmece?
deniz çözer
su çözer
demir çözer, çelik de
AŞK: ÜÇ HARF TEK HECE…
VUSLAT… FENA FİLLAH… MERTEBE…
AYRILIK… İŞKENCE…ÇİLE…
demir de benim deniz de
su da benim, kılıçta
akmayan kanda
çıkmayan can da benim

ben senim… ben senim… ben senim… ben senim…
sen ben misin!?…

örs üstü köz, köz üstü söz
döv… döv…döv…
söz kabına batır/ su ver
sevda çeliği çıkar
örs üstünde örseleme beni

en derin anlam: anlamsızlıkta
ummanlar ortasında
yunuslardan yardım istedim
yüzmeyi değil, boğulmamayı öğretiler
ve en derin deniz
kendim gerçeğiyle boğuşurken
ben yüzmeyi istedim, uçmayı öğrettiler

sen benim can içinde konuşan
can içinde koşuşan, çan çiçeğimsin…

Gün gelir han yıkılır
baykuşlar tüner virane
Hancı ölür
Eti- kemiği börtü böceğe amade

An,
Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği andır…
Bu an “Aklı ziyanda fikri firarda Mavinin”
Deilik med-cezirlerinde “ hiçlik” mertebesinde
Kendi Elleriyle deli gömleğini
Biçtiği/diktiği/ giydiği andır..

sen benim imgeler içinde mecazımsın…
Anlatabildim mi, anlayabildin mi,
Hâlâ anlamadıysan
Evin yıkılsın
Baykuşlar tünesin viranene
Akrepler yılanlar yuva yapsın gecelerine..

ben senim… ben senim… ben senim. ben senim….
sen ben misin…
Enel HAK…
İŞTE AŞK….

Yavuz Nufel/Nisan 2009

Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Demir leblebi Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Demir leblebi şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DEMİR LEBLEBİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bernaca
Bernaca, @bernaca
10.9.2009 21:02:09
5 puan verdi
Üst not dip not olsa da olmasa da okutuyor bu şiir kendini hatta bitmesin biraz daha sürsün diyor insan kendi kendine... Hiçbir şiiri satır satır yorumlamam... Küstahlık gelir bana hep... Zaten şiir anlatıyor açıkça kendini benim yorumuma ihtiyacı kalmamış...
İnsanı olduğu yerden alıp kimi zaman masal alemine kimi zaman bir viraneye kimi zaman da bir dağın zirvesine götürüyor... Bir kelebek gibi ordan oraya konmuş şiiriniz... Naif ama bir o kadar da güzel...
35 yıllık emeğinize değmiş...
Bernaca sevgilerimle....

Dip Not: Bende sizi daha önce Sami Dündar'ın sayfasında görmüştüm... Onca yıldan sonra burada da sizinle karşılaşmak hoş oldu...
Etkili Yorum
Mahzun Prenses...
Mahzun Prenses..., @mahzunprenses---
5.9.2009 20:51:16
5 puan verdi
Şair.....
Şiirlerinizi yorumlamak her şeyden önce ustaca okuyup/anlamakla mümkündür.Bu da vermek istediğiniz ne varsa dizelerde hepsini en iyi şekli ile yani A hali ile bütünsellikten kopmadan dimağa yerleştirmekle olur.Demiştiniz ya en az iki kere okuyun,ben de öyle yaptım iki kere okudum..
Kainatın kuruluş olgusundan günümüze;Yunus misali seyyah derviş kılığında müthiş bir irdeleme,sorgulama,arama,bulma evet sonunda ulaşma var o en hak olana..
-Tasavvufi bir çalışma ile karşı karşıyayız.Hem de özenle bezeklenmiş bir çalışma.Her kelimesi Adem'den günümüze ..
-Cümle erenler den eksik olmaksızın özenle seçilmiş.Yaşamak lazım bu denli yoğun bir somuta ulaşabilmek için.
-Aşık Veysel'den/Yunus'a/Yunus'tan Hz Mevlana'ya değin ...
-Gönül gözü açık bir eren gibi konmuşsunuz tasavvufun hanesine.Acısını,hasretini,beklemelerini an be an dokumuşsunuz manevi sevdanın.Bunun yanı sıra İlahi ve göreceli sevdaya da açık yüreklilikle kana kana haykırışlar var.
Şair......aklıma en çok sizin mükemmeli yakalama çabanız geliyor ve bu şiirde/Yakaladığınızı görüyorum..
-Şimdi gelelim Enel/HAK....
bu söylem kelime için ne büyük çileler yaşanmış yüzyıllar boyu ne çok bedeller ödenmiş. Bu da gösteriyor ki dönemin kullanıcıları yeterince anlaşılamamaktır ..sonunda gerçek mana hep soyut boy da kalmış..
-----------------------ÖLÜMÜNE SEVDA GİBİYDİ/Okumağa-yorumlamağa doyamadım................

Hallac-ı Mansur “Ene’l-Hak!.. Ene’l-Hak!.. Ene’l-Hak!..” (Ben Hakkım!) diye diye inlerdi. Halk ikiye bölündü. Bir kısmı zâhire göre hükmetti, Hallac-ı Mansur’u inkâr etti ve sözüyle dinden çıktığını ileri sürdü. Bir kısmı da Hallac-ı Mansur’un bu sözüyle benliğini reddettiğini ve Hakkı dilediğini savundu. Hallac-ı Mansur mahkemeye çıkarıldı, hapse atıldı, kendisine işkence edildi. “Ene’l-Hak deme! Hüve’l-Hak (Hak Odur) de!” dediler.

Hallac, “Bizim için de Hak Odur!” dedi.

İbn-i Atâ haber gönderdi:

“Özür dile ki zindandan çıkarsınlar!”

Hallac, “Ben ne dedim ki özür dileyeyim? Ben Halık’ı bırakıp halka yalvarmam!” dedi. Bir yandan da “Ene’l-Hak! Ene’l-Hak!” diye feryat ediyordu.

Bağdat uleması Hallac’ın katledilmesi için fetva verdi. Nihayet fetva gereğince Hallac idam edildi. Şiblî, Hallac-ı Mansur’u rüyasında gördü ve sordu:

“Sana azap eden ve seni asan halka Cenab-ı Hak nasıl muamele eyledi?”

Hallac:

“Benim hakkımda halk ikiye bölünmüştü. Bir kısmı benim hâlimi bilirdi. Bana şefkat ederdi. Bir kısmı da benim hâlimi bilmezdi. Şeriatı muhafaza ve Cenab-ı Hakk'ın emrini yerine getirmek için bana azap ederdi. Cenâb-ı Hak her iki bölüğe de rahmet eyledi. Çünkü her ikisi de masumdu!”







Mahzun Prenses... tarafından 9/5/2009 8:56:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
agullu
agullu, @agullu
30.8.2009 10:57:45
en derin anlam: anlamsızlıkta
ummanlar ortasında
yunuslardan yardım istedim
yüzmeyi değil, boğulmamayı öğretiler
ve en derin deniz
kendim gerçeğiyle boğuşurken
ben yüzmeyi istedim, uçmayı öğrettiler

Sonuna kadar zevkle okudum. Şiir bittiğinde uzun bir yolculuktan sonra ayakları yere basan, yorgun ama belleğinde, iyi ki bu olculuğu yapmışım hazzı olan bir yolcu gibiydim. Selam ve muhabbetlerimle değerli kalem... Abdulkadir Güllü
Şahin Cahit Yanık
Şahin Cahit Yanık, @sahincahityanik
30.8.2009 00:41:19
5 puan verdi
eyvallah ÜSTAD...


ZEVKLE OKUDUM


SAYGILARIMLA
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.