sessiz se/v/dâŞiirin hikayesini görmek için tıklayın biraz kül, biraz duman...o, benim işte...
a/yn gözbebeklerimde durur şavkı ayın döndürür tüm gün mavilerini siyaha da kurşun gibi ağırlaşır, dert bağlar . gönlüm ağlar… ağlar da, neden sar/a/maz yaraları yâr... ş/in sorulur elbet hesabı her vedasız gidişin. esir kelimelerdir yıllarca hıncahınç içimde biriktirdiğim. büzer durur dudaklarımı bir buse-i şermin... ve hükmü dudaklarımdan alıp alnıma yazgı diye koyan sevdiğim bir adın aşk senin, diğeri; sırr – ı kadim... k/af bu, yalnız bir aşk-ı muaf… bozulmasın büyüsü diye mahşere dek mahfî tutulan, lalezârı bile gül/zâr kılan, ve anlaşılan, etmeden tek kelâm... dokunmadan eller birbirine, kalpten kalbe akan... şimdi “nun” çukuru olsun yanaklarımda gamze/m yerine, halden anlamayan sevgiliye mezar niyetine… ve aşkı öldüren kaleme veyl olsun dindiremiyorum bu sefil kalbimi, ki; mim aşkına yaklaşıyorum/ yavaş yavaş ölüme… |