İLK GÖZ AĞRIM AHLAT
İLK GÖZ AĞRIM AHLAT
Dr. Sadık ÖZEN Yıl bin dokuz yüz elli sekiz, Kasım Ayı’nın yirmi sekizi Yıllardır görülmemiş dondurucu bir kış mevsimi. Tükürsen, tükrüğün yere düşerken donacağı günlerdi sanki. Ziyaretine gittiğim Vali Ruhi Çalışlar, Benimle çok ilgilendi ve yararlı öğütler verdi, Sonra da Ahlat’a gidebilmem için, Veterinerliğin en sağlam cipini tahsis etti Öyle heyecanlı, öyle sıcak, öyle umut doluydu ki içim, Rahvan Düzü’nün kardan duvarları bile bunu dağıtmaya yetmedi Ahlatlı’ydı cipin şoförü, aynı zamanda iyi bir mihmandardı, Bir taraftan yöreyi tanıtmaya çalıştı, Bir taraftan da bana Ahlat’ı anlattı Duyduklarım ve gördüklerim heyecanımı daha da artırmıştı Asırlar boyu ayakta kalmış cankurtaranlar, Şanlı tarihimizin, sanki canlı birer tanıkları gibiydiler. Bir zamanlar kim bilir nice canlar kurtardılar Kim bilir duvarlarında ne büyük sırlar saklıyorlar Heyecandan titreyen kalbimle, Hem de inanılmaz derecede bir istekle; “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına” dizesi dilimde Hiç bilmediğim, tanımadığım bir yere, İnsanlara sağlık hizmeti vermeye gidiyordum, İlk adımımı umutla ve cesaretle attığım Meçhul bir gelecek uzanıyordu önümde. İnandığım ve bildiğim kesin olan bir tek şey vardı: Vatanımın her köşesi benim için kutsaldı. Rahva Düzü’nden sonra birden Van Gölü çıkıverdi karşıma, Tatvan İlçesi yolun sağında ve gölün kenarında Aman Allah’ım bu ne muazzam güzellik, Önümde sanki beyazlarla süslenmiş mavi bir gelinlik Boşuna dememişler “Dünyada Van ahrette iman” diye. İnanmayanlar varsa eğer, gelsinler görsünler, ispatı burada işte İlkbahar, yaz, kış, sonbahar, özetle dört mevsimde… Hele de; şafak sökerken, güneş batarken ve mehtaplı gecelerde. Doyum olmaz Van Gölü’nün güzelliğine… Burası, dünyadaki en büyük renk cümbüşünün olduğu yerdir Bir bakarsın gölün üstüne rengarenk payetler serpilmiştir Bir de bakarsın ki, beyaz, turuncu, sarı, mor şeritlerle bezenmiştir. Süphan Dağı’nın, Nemrut’un, güneydeki Gevaş Ormanları’nın, Yansıması ve gölgesi vardır “Van Denizi”nin üzerinde Gökyüzündeki tüm yıldızların ve ayın bile.. Ey, Van Gölü’nü ve çevresini görmeyenler !. Ve de anlattıklarıma dudak bükenler, Biliyorum, İnanılacak gibi değil anlatılanlar Ama hepsi de doğru bunların.. İnanın !.. Karların kapladığı yol uzadıkça uzamıştı Sabırlarımız da iyice tükenmeye başlamıştı Önümüze çıkan “Kürtük”ler gidişimizi engelliyordu Sadece aracın motor sesi vardı, doğa uyuyordu sanki, sessiz Veştong’a gelince, uzaklardan Ahlat göründü, belli belirsiz, Az sonra Ahlat’ın kapısı “İki Kubbe Mahallesi”ndeyiz Burada Selçuklu döneminin canlı tanığı “Kümbetler”karşıladı bizi En büyükleri “Baş Kümbet”, onların lideri gibiydi sanki Son derece görkemli, bir o kadar da gizemli… İlk olarak hükümet binası göründü, arkasından cami, Sonra da Ahlat, Erkizan Mahallesi ve Sağlık Merkezi, Biraz uzağında ise Tunus Mahallesi, Tahtı Süleyman ve Kırklar Mahallesi adeta saklanmış gibilerdi. Burada kıştan, kardan eser yok, sanki bir sahil şehri. Kemal Koca, Mustafa Dayı, Kamil, Kado, Baki Bilici, Sağlıkçı Necati, Feride Abla ve Halime Ablam kapıda karşıladılar beni. İşte böyle başlamıştı hayatımın yeni dönemi… Halime Ablam, Sağlık Merkezi’nin her şeyiydi. Hem Hastabakıcısı, hem de ebesi, hemşiresi, aşçısı, Ahlat Halkı’nın sevgilisi ve tam bir iyilik meleği Benimse tıpkı bir anam, bir ablam gibiydi Sağlık merkezindeki sağ kolum, Tek yardımcım, Sırasında da birlikte ameliyata girdiğim asistanım. Doğumlarda ise ben ona asistanlık yapardım. Deneyimli, bilgili, saygılı ve nezaketliydi. Yeryüzünde emsali az görülecek olan biri. Birçok can dostlar edindim Ahlat’ta Hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardı benim için, Sorunlarımı paylaştığım arkadaşlarım, Sırtımı dayadığım dostlarım vardı aralarında. Purhus Nahiye Müdürü Muzaffer Barut bunların en önündeydi Kardeşi Nihat Barut ve Nazmi ise sanki kardeşlerim gibiydi Nazmi Yücel’in babası Mecit Usta değerli bir ağabeyimdi. Baki Bilici, Çelebi Değerli ve Nejat Ülgen, birer mertlik timsaliydi Behçet Horasan, İbrahim Koç, Emin Azap, Kemal Aybar Daha isimlerini sayamadığım nice dost ve arkadaşlarım var Sıtkı Sayın, Mevlut Aydoğan, Celal Sümer, Aydi Bey, Enver Bey, Kahveci Çavuş ve de Lokantacı Cafer, Bekçi Seyfettin, Şefik Öğretmen, Fazıl Hoca, Bu şiiri okumasını çok istediğim can dostum Suat Koca, Teygut’tan Vezir Deniz, Tapavank’tan Fakı Abdulla Yatılı Bölge Okulu Müdürü Necla Hanım, Atatürk’ün kızı, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, mangal yürekli kadın Sonsuza kadar kalbimde yaşayacaklar, İsimlerini buraya alamadıklarım ise beni bağışlasınlar.. Ahlat; hekimlik yaşamımın başladığı yer; ilk göz ağrım benim İlk hastamı burada tedavi ettim, ilk hastamı burada yitirdim Ata binmeyi, araba kullanmayı, yüzmeyi burada öğrendim. Güzel ve çirkin, hayatın tüm gerçekleriyle burada yüzleştim Yönetmeyi, kavgayı, didişmeyi, savaşmayı, başarmayı, Ve tek başıma ayakta kalmayı burada öğrendim. Evlendim, balayımı burada geçirdim İlk çocuk müjdesini burada aldım, Baba olma duygusunu burada tattım Hayatımdaki ilk vurgunu burada yedim. “Görülen lüzum üzerine” Hizan’a sürgün edildim. İşte bütün bu ilklerle Ahlat ilk göz ağrım benim. Türkler’in Anadolu’ya ilk adımını attığı yerdir Ahlat. Malazgirt Meydan Muharebesi’nin yönetildiği ve kazanıldığı Selçuklular’ın; emsalsiz eserlerine eserler kattığı, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın yattığı Türk Ulusu’nun kalbinin attığı, Yiğitlerin harman olduğu yerdir Ahlat. Çevresinde Teygut, Veştong, Soygurt Purhus, Tapavank, Kirs, Bahçe, Cizruk, Hulik, Develik, Hanik köyleri, Bunların tam ortasında Ahlat’ın merkezi Türk kültür mozayığının en belirgin ve canlı örneği Türk, Kürt ve Çerkez vatandaşlarımızın bölünmediği Asırlar boyu, kavgasız, nizasız bir yaşamın sürdüğü Dost ve kardeşçe birlikteliğin gerçekleştiği Bütün dünyanın örnek alması gereken yerdir Ahlat Mecburi hizmet için gittim, gönülden hizmet ettim, Kendime yeni bir yurt edindim. Ben Ahlatlı’yım artık, Ahlat benim öz memleketim. Hasretim taşına, toprağına, suyuna, Karadutuna ve insanlarına… Canım kurban vatanımın bir karış toprağına… Şenliğiniz kutlu olsun, gönlünüz sevgiyle dolsun Ahlatlılar !.. Cümlenize sonsuz mutluluklar diliyorum. Sizlere en içten, en derini sevgi ve saygılarımı sunuyorum.… 21. 08. 2009 / Antalya www.fikirplatformu.net [email protected] |
YAŞAMAK VE YAŞATMAK İŞTE BU
TEŞEKKÜRLER SAYIN DOKTORUM
AHLATA VERDİĞİNİZ ŞEYLER İÇİN