Yetim Gümüş!
E be ağabeyim!
Bilesin bu şiir sana! Ve Bilinsin bir kardeş asiliği bu sefer kalemdeki! Yitirilmiş gecelerde durduğumuz zamanların Hasret getirisinden ziyade Kâinata hesap soran şetimler uçuşuyor isyanlı anlara Topraktan olan bedenlerin Ruhtaki yaraları merhemlenmiyor! En Karadeniz haline sığınayım tüm karındaşlığımla! Ve en vurgun bakışlarını asayım boynuma… Salınayım ve kıskansın tüm er kişilerle nezdindeki dişiler! Ve ateşler Bir beni Bir seni yaksın dokunduğunda… İlişmesin yüreklerdeki yar deyip El süremediğimiz canlara! Yok ağabeyim! Kokmuyor yağmuru içine çeken toprak… Ve ötmüyor bülbül gül dalında… El tersi ile itilmiş bir şah damarı da yok bu hayatta! Fişi çekilen bir aşkta değil bizlerdeki Sil baştan şansımız yok hiçbir zaman Gel be ağabeyim! Gel de sür elini saçlarıma hani en ağıdını yakayım alemede Sil gözde ki nemi! Ve eşlik etsin bizi bilen iki kişi! … Dur! Kapama gözlerini a canım kapama! Umut fısıldayacak biliyorum kainat kulağına! Daha türküler söylenecek en ala fasıllarda! En ağırı çıkacak dillerden Yaradana! Gecenin hain zifiri karanlığını mermileyecek parmaklarım Azrail oyunu bozulacak bir gül ağıdı ile…. Olsa da içinde “ölüm” bu şiirin İptiladadır bizlere fermanda ki nem! Yani ki özüm! Bir namazsız ezan Bir ezansız namaz arasında kalsa da ömür Gitmek bizlik değil! "-kalpagrısı" |
İptiladadır bizlere fermanda ki nem!
Yani ki özüm!
Bir namazsız ezan
Bir ezansız namaz arasında kalsa da ömür
Gitmek bizlik değil!
duyarlı yüreğinizi kutluyorum,saygılar.