kırık düşkırık düşerim vardı benim hani senin le ucutmalar bırakcaktık sonsuzluga kardelenleri izleyecektik eriyen karlar altında herkes uyurken sokaklarda zillleri calıp kacacaktık sonra bir gül yangının icinde birbirimizi dinleyecektik şem-ü pervane olacak bir birimize dönecek geceye inat gökyüzünü maviliklere boyayacaktık şimdi sen yoksun kırık düşerim var benim hüzünlerimizi dualara yazıp pullayıp semaya gönderecektik sokalarda üç misket oynayıp gülüşlerimizi üç misket öykülerine yazacaktık şimdi sen yoksun kırık düşerim var benim siyahlar altında parlayan cemrelere dil-i pak edecektik en saf suya senin adını yazacaktık tutmasada göle maya calacaktık bir hicaz makamında senin adını söyleyecektik. şimdi sen yoksun kırık düşlerim var benim sen sinesinde rahat uyu rahmanın ben seni ak taşlara ebruli harflerle yazdım gene bugünde vakit ikindi ikindinin yalnızlıgında buldum seni sehere el verdim şimdi sen yoksun kırık düşerim var benim. sorarsa bir ucurtma ucuran cocuk seni üşüyordu kalbime yoldaş edip, düş eyledim derim sen üzülme şimdi kapıların zillerini postacılar calıyor, bide hala beyaz kanatlı kuşlar sen var rahat uyu rahmanın buselerinde gözün arkanda kalmasın son ikindinin yalınızlığında yanındayım şimdi sen yoksun kırık düşerim var benim.... selçuk bozdağ/2009 nisan |