HİÇ Mİ?
Dağların koynunda bırakıp giderken beni,
Hiç mi yüreğin sızlamadı, Hiç mi anmadın? Ne kadar yanmıştım bir bilsen sana, Hiç mi gözlemedin yollarımı, Hiç mi yanmadın? Göçmen kuşlar gibi süzüldün gittin. Ben alev aldım, bağrımda tüttün. Hani gelecektin? Gittin unuttun. Hiç mi bakmadın dağlara, Hiç mi anmadın? Hiç mi düşünmedin, Hiç mi yanmadın? Her mevsim bahar mı gittiğin yerde? Sevdamız tükendi mi, yosun gözlerde? Ben dağların koynunda ararken seni, Hayaller yollarken ceylan gözlere, Hiç mi için titremedi, Hiç mi anmadın? Hiç mi efkârlanıp, Hiç mi yanmadın? Denizler mi aldı gözden ferini… Bağrımda sandın mı kendi yerini? Şöyle; dağlara doğru çevirip ela gözlerini, Hiç mi türkü söylemedin, Hiç mi anmadın? Hiç mi kavrulmadın, Hiç mi yanmadın? Dağların koynunda yatan bir oğlan, Efkârı dağlara çatan bir oğlan, Aklını çöllere satan bir oğlan, Hiç mi gelmedi aklına, Hiç mi anmadın? Hiç mi dumanlanıp, Hiç mi yanmadın? Gezdiğin sokaklar geniş mi, dar mı? Bir selam göndermek hayâ mı, ar mı? Dağların oğlundan haberin var mı? Hiç mi beklemedin? Hiç mi anmadın? Hiç mi sevmedin? Hiç mi yanmadın? Dağları sorarsan, dumanlı sisli… Terk etti Leyla’lar, gücendi Aslı. Şimdi hayatın son demi, Şimdi son faslı… Hiç mi aramadın? Hiç mi anmadın? Hiç mi özlemedin? Hiç mi yanmadın? |