Taşın ruhuna işlenmiş ışık, Mardin…
Buda Mardin’den kaldı,
Tarçınlı kaçak çaylar demliyorum hep Gece gündüz içiyorum, Bu sızılı karışımı Mardin düşüyor aklıma içtikçe, Bir şölen yeri oluyor zihnim, Işık ortaya çıkarıyor taşyürekteki simgeleri… Safranlarla çevrili, O Süryani manastırı geliyor aklıma Bir kız vardı yukarda, Odasının bin yıllık taş duvarlarını, Aramca şarkılarla inleten bir kız, Ne kadarda içliydi sesindeki ezgi Oraların Derinden gelen kokusunu, İçimde hissediyorum Mardin’de Geceleri, Nargilelerin marpucuna dolanır zaman Mezopotamya ovası, Karanlık ama ışıltılarla dolu bir deniz olur Suriye nin ışıkları gözükür, Uzakta kalmış akrabaların yüzleri gibi berrak ışıklar Mardin, inancın şiirinin taşa nakşedildiği, O kadim kent Ellerin şaklaması ile takla atan, O mağrur güvercinler Dar taş sokaklarında, O bitmek bilmeyen çocuk çığlıkları Mardin, tarihin ince tül perdesi Soysuz savaşların soylu tanığı Mardin Bakar durur Mezopotamya ovasına Tutar doğu yollarını, Mardin… 16 ağustos 2008 Mardin dönüşü istanbulda… |
Güzel yansımış şiire Mardin'in kendine has dokusu...
TEBRİKLER...