Bir Yangın Mektubu
BİR YANGIN MEKTUBU
Solar mıydı gerçekten güller dalında Yoksa yeni mevsim için mi hazırlanırlardı bu baharda Sevmekmiş gibi geliyordu hayat üzerime Ve İstanbul’un en sancılı baharıydı ellerin Körelmiş aşklara ateş basmaktı görevim Zamansız bir ürperme aldı beni kendimden Ve sen yandaşçısıymışsın gibi zamanın Aldın aklımı başımdan. Günahlarım ağır gelir sana Sevaplarımı al vestiyerden, çıkarken Dönüp bakma bile arkana giderken. Ve aklıma her sen geldiğinde Sana yazıyorum bu vasiyetsiz şiiri Ustamında dediği gibi "Sen şimdi gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek" Yüreğim sızlayacak. Gidişinden değil elbet Öpüşünden alışkanlık yaptığın için. Ateşte yanar buruk bir sancıyla Haykırır yangın çıkartarak Duymayız belki Her plansız akşamın sabahı yine sensizlik, yine hüsran. Ya bu gece ölecektim Katilim, gözlerin yazacaktı otopsi raporumda Ya da sığınacaktım avuçlarına Mezarım gibi benimseyecektim. Susmak çare değil zamana karşı Ağlamak, bir yangın çağrısı. Susar çiçekler konuşamaz Ve söyleyemezler benim sensizliğimi sana Varlığı olmayan bir şehirden bakıyorum gözlerine Ve bilinmiyor varlığıma dair tek kelime Yine sonbaharın acısı yüreğimde Ve mevsim, ilkbahar bu şehirde. Alışamadım, Sen yoksun gibi yaşamaya alışamadım... Yanıbaşımdasın, elimi uzatsam dokunacağım. Canını yakmaktan korktum, dokunamadım... Sensizliğe, yarın öleceğim halde, alışamadım... ATAKAN AKAN |