KİREMİTLER- KİREMİTLERYatıyor! Göğsüne hançer gibi inmiş güneş- izler, Kıvrımlar üst-üste binmiş, ağır dehlizler. Hareketten kısıtlı preslenmiş öylece çamur, Yanıp-kavrulacak belki, bin yıl sonra hamur... Mertekler dost, esnemez; kırılmasınlar diye, Anne bilmiş ikisi birbirini; biri toprak- ağaç hediye. Gönlüne düşmüş dam üstünde sessizce hüzün, Ağlaşıp- dururlar; gece- gündüz, yazın- güzün... Kıyısından çinko suluk sarar kiremitleri, Gün olur, erir- çöker, nice kuşun su demlikleri. Akar ucunda lehimli, seyahat eden gökteki su, Kiremitlerle çarpışır, aşınmaz zenginlikleri: Hû... Eklenmişler; yandan, önden ardından kelepçeliler! Tutunmak üzere çentiklerinden terlemekteler. Kırılmış dostlar yaz sıcağında değiştirilirler, O parçalar şanslı aslına daha tez dönüşürler... İnsana ev; evlere dam; damlarda kırmızı kiremitler, Kâh depo, kâh cephânelik, çoğunda insanı korur- bekler. Sel gelir alır- götürür evi, şanssızlar; engin denizdeler, Kum örter, çamur gelir, kader bir; su çekilir, Şehrin uzantısında karaya dönüşür, aslına çevrilir... Kiremitler. Ahh o kiremitler, ne sıcaklar- soğuklar gördüler, Sanma, konuşmazlar; Kadir’le dillenir- söylerler. Kadir Yeter. TRABZON. |
evet
kaldırımlara yazılırda şiir
kiremitlere yazılmaz mı?
saygılar