Yaşlı Kadın
Avuçları yüzünde gözyaşı döken yaşlı kadın
Şaşmaktan bıkmış feleğin işine Bir oğlu kör kurşuna kurban gitmiş Oğlunun elleri gibi üşüyor elleri Karanlığa küfürler savuruyor Yıldızsız gecede, Parmakları donmak üzere oğlunun Hüzün oğlunun parmaklarında değil Sadece annenin yüreğinde, Çocuğunu göremeyecek yaşlı gözlerde. Küfürler savuran dudaklarda. Kırış kırış yüzünü ellerine yaslayan anne Aslan parçasının sıcaklığını duyuyor yanaklarında. Oğlunun elleri gibi üşürken elleri, Erkeği geliyor aklına zamansız. Ekmek parasına makinaların dişlileri arasında eziliyor elleri, Erkeğinin elleri gibi kanıyor yüreği. Boğazında ilmek, asılmış duruyor odanın ortasında. Bütün yükü sırtından atmak isteyen erkeği, Tüm ihtişamıyla yükleniyor yükü boynuyla Bir kızı sefaletin utancından kocaya kaçıyor umarsızca, mahkum ediliyor utanç cezasına, aldırmıyor. Öteki annesinin dizinin dibinde sıyırmış kafayı Bakıyor boş boş dünyaya. Damlaları akıtıp içine Avuçları yüzünde gözyaşı döken yaşlı kadın Şaşmaktan bıkmış feleğin işine Ağlıyor, ağlıyor… Geçmişin karanlığına dikiyor derken gözlerini Ve geleceğin karanlığına, Dilinin ucuna yapışıyor sözcükler Bir küfür savuruyor boşluğa karanlık, soğuk, Ve dört nala koşan atlar geçiyor odanın tam ortasından Yeleleri okşuyor yaşlı kadının kırışmış alnını Derken bir tipi başlıyor çetin mi çetin, Rüzgara sırtını dayıyor çaresiz, Başındaki tülbenti savruluyor havada Elini uzatıyor ulaşamıyor, Bembeyaz örtü bir güvercin olup Uçuyor karanlığın içine çığlık çığlığa Yüreği sızlıyor annenin ve üşüyor Dizi dibinde oturan kızı titriyor. Şaşmaktan bıkmış feleğin işine Ağlıyor, ağlıyor… Veysi BORA 23.07.2009 |
hayat ne acı acımasız nelere gebe bilinmiyor yarın neyi sunmakta altın tabakda yada kuru bir toprakta çok çok etkileyiciydi yüreginize saglık selamlar