Fuzûli'ye Mektup
Kerbelâ toprağında bağrı yanık gelincik
Hayat buldu çölde söz hem sevdik hem sevindik Aşkın kanunlarını yazdın özü fazîlet Sevdâna bulaşmadı ne illet ne de zillet İlimsiz şiir olmaz dedin temeli attın Mânâyı mûsikiyle yoğurup mânâ kattın Sanatım fuzûli’dir marifet tek Kur’an’da Söyledin de ilâhî aşk kalbinde her anda Dîvanına gelip de baktım sehl-i mümtenî Sâdık âşık olanlar düşürmez dilden seni Leylâ ile Mecnûn’a aşkları sen öğrettin İlâhî sevdâ yolun gülzâr ile şen ettin Hadîkatü’s-sü’edâ kırık kalplerin yolu Âdem ile Hâbil’in Hüseyn’in yaşı dolu Nişancı Paşa’ya da gönderdin büyük kelâm Geç de olsa alındı verdiğin kutsal selâm Peygamber ayağına akıp vardı kasîden Toprağından kâseyle su içip canlandı ten Anlamadı aşkı da utandı senden zâhid Acep dîvâne midir kâm almadadır hep rind Sâkiler nâme ile sundular yedi kadeh Ney ağlar tanbur söyler eyleyemedi kadeh Sıhhat ile maraz’ı buluşturur bedende Hüsn ü aşk’ı anlatır ruhlar O’na erende Şiirler ülkesinin tahtına kurulmuşsun Asırları devirip ölmez mîsal olmuşsun Şâirlerin sevdâsı bitmez hiç mısralarda Müteşâir elinden gönüller şimdi zârda Fuzûlî kelâmının tutsağı yağmuruna Kılıc’ına el verde uzanalım yarına |
klasik dönem türk şiirini yozlaştırmadan,olabildiğince sade bir dil ve üslupla yaşattığınız için teşekkür ederim
daha önceki şiirlerinize de yazmıştım:
klasik şiirden uzağım
ancak yazdıklarınızı keyifle okuyorum sanırım bu yazdıklarınızla sitede kalıcı şiirleriniz olacak
olmalı da...
saygımla