kırgın bir son yaz türküsü
usumda uçurduğum uçurtmaların
yarınsız salınışlarına takılı uykulu bir mahmurlukta seyrediyor yasaklanmış düşlerim deli bir kırgınlığa çarpıyor dalgalar ensemde ürpertisi sinsiliğin içimi burkan kan boranları ve kırmızı bir okyanusta sandalım vur be hayat daha ne kadar acıtacaksın ki unutulmuş bir anı canlanıyor bir kez daha hain sözlerin sancısı yanıyor kulaklarımda aklımı çelen bir şarkıda ben açamayan kardelen ve daha çok var usumdaki baharı ömrüme almama bilinmeyince hiçbir şey gidenin ardından uzanan eller değiyor kor boşluklara düşleri çalan bir ıssızlığa düşmüş güven ıramış yakınlarda bir dilenci yürek gerisi yalan oysa yırttım resimleri bir bir tozlanmış albümden ve serpildi küller dünlere …koyu gri ırmaklara çağladı bilgelik…ıslandım selam ettim güneşe sırılsıklam eskisi gibi bu sabah da unutmuş ismimi lakin sevişmeyince ne zamandır “kimsin sen?” dedi soran gözlerle saklayıp dokunuşlarını cimrice dudaklarımı kanattım ısırıp hüznümle ilk değil bu benim için hiç… ve şimdi son da değil belli ki isyan ediyor düşlerim yine yüreğimde "çek git ardına bakmadan sen de bir kez daha git" nankörlerin körlüğü oynaşırken gözlerinde nilüfer kokulu bir fesleğene tutuldun mu sen hiç siyah beyaz da olsa perdede son yazsa da atilla güler |
öyle daldım ki şiire
var ol Atilla dostum
çok beğeni ve ssevgimle
final
gonk gibiydi