3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1528
Okunma
yürüdük
geceden yıldızlar koparıp avuçlarımızda
eğimi yüksek tepelerin
yani dağların yamaçlarına bıraktık
eylül’ün sancısı, baharın sıcaklığında
münzevi çiçekler topladık
bir isyan renginde
genç kızlar saçlarına taksın diye
yürüdük
gördüğümüz tüm yollar geçti ayaklarımız altında
teni soğuk geceler kaldı geride
yürüdük
zamandan ödünç alınan yurtsuz inleyişler aldı yollarımızı
nevi baharlar geçti
yosun yeşil mevsimler parıltılı çığlıklara dönüştü
usanmadan ayaklarımız
toprağa değdikçe yürüdük
yürüdük
tanrının yorgun benizli çocuklarının izinde
dağların duldalarında dillerimize
yalnızlığın şarabı damıtıldı
hıristiyanların kutsa çiçeği
fritillaria – imperialis
şimdi gülümser bizlere
yürüdük
meçhul bir asker anıtı önünde
kaşlarını çatan bir savaşçı durur
gerilla endamlı…
birazdan vurulacağı son eyleminde
gözleri neonların gizinde devinip duru
oysa yaşamı kaç bahara teğettir
elde ettiği değer kaç mevsime bedel
yürüdük
…
5.0
100% (1)