Sokul Nurunla Işıksız Odalarıma
Sevmek, sakınmak belki de ölümden kendini
Kuşkulu gözlerden kendini korumak, içlenmek Tanımsız sorguların kucağındaki kimliksiz ceset Aşka akan ırmaklar gibi içimizdeki tarifsiz cennet. Sevmek, saklanmak sarı bahçelerde, üşümek Yele verdiğimiz eteklerimizi sevdayla uçurmak Yürekteki derin girdabı çağlar ötesine çevirmek Sevmek, kum saatlerini ebediyete kadar kırmak. Sevmek, kirletilmiş bir bedeni yağmura çıkarmak Boğulmak, bir tenin delirmesiyle yangına dalmak Uzamış tırnaklarını çamura bulayarak karıştırmak. Sevmek, en umarsız şarkıları dinleyerek ağlamak Sevmek, sökülmüş bir parçanın duvardaki izi mi? Azap veren onulmaz bir sancının düş bulamacı mı? Eşkâlsiz resimlere şaşkın bakışlarla bakmak sevmek Sevmek, bir suyun asi yalağına bağdaş kurup oturmak. Susuz ayrılıkların kentine ne zaman uğrarsa ah güneş, Unutulmuş bir dost selamını getirir, sevilerin savrulur Yalnızlığının üzerine bir sigara tüttürür, hayıflanırsın ah Doğrusuz bir yanlıştır aşk, kangren yara gibi kavrulur. Söz olacaksan cümlesi eksik sancıma, tut bileğimdeki harı Dökülsün dudaktan köpüklerin, yangında nar olsun öpüşlerin Sız içimin sonsuz deltasına, sokul nurunla ışıksız odalarıma İçimdeki eşsiz okyanusum ol, kaybol ruhumun ormanlarında. Selahattin Yetgin |
ne güzel demişsiniz sevgili şair
kutlarım kaleminizi
selamalar