KAZIM KOYUNCUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hayatı
Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Yeşilköy (Lazca: Pançol) Köyü’nde, 7 Kasım 1971 tarihinde doğmuşsa da nüfusa geç kaydedildiğinden dolayı resmi doğum tarihi 10 Mayıs 1972’dir. Müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başlamış, çocukluğu, "üstadım" dediği, "Kemençeci Yaşar" lakabı ile tanınan Yaşar Turna’nın yanında türkü dinleyerek geçmiştir [1]. İstanbul’a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşmaya başlamışsa da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden siyasi nedenlerle ayrılmıştır. 1992 yılında profesyonel müzik hayatına atılmıştır. 2004’ün sonlarında sanatçıya akciğer kanseri [2] teşhisi konulmuş ve kanser tedavisi görmeye başlamıştır. 25 Haziran 2005’de, 34 yaşında, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir. Müzik kariyeri 1992’de henüz 20 yaşında iken Ali Elver le "Dinmeyen" adlı özgün müzik grubunu kurmu ve profesyonel müzik hayatı başlamıştır. Zamanla Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılmışsa da rock’tan kopamamış ve geleneksel Laz halk müziğini rock tabanlı yorumlamaya başlamıştır. 1993’te Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) adlı rock müzik grubunu kurmuştur. Lazca rock yapma iddiası ile yola çıkan ve 1995’te Va Mişkunan (Bilmiyoruz), 1998’de de İgzas (Gidiyor) adlı albümleri yaparak bu iddialarını da gerçekleştiren grup, sınırlı sayıda (yalnızca 130 adet) basılmış bir konser albümü (Bruxel Live)çıkardıktan sonra 1999 yılında dağılmıştır. Kazım Koyuncu, tek başına müziğe devam etmiş ve Salkım Söğüt adlı projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer almıştı. 2001’de Viya adlı ilk solo albümünü çıkardıktan sonra sonra Kanal D televizyonunda yayınlanan popüler TV dizisi Gülbeyaz’ın [3]hem müziklerini yapınca yurt çapında tanınmıştır. Daha sonra Kemal Sahir Gürel ile birlikte Sultan Makamı adlı televizyon dizisinin müziklerini hazırlamıştır..
Sen Karadeniz’in hırçın dalgaları gibi
Zalimlerin kıyısına çarpan delikanlı Tellerde inleyen Duyarlı yüreğinden süzülen çok demler aldık... Kulaklarımızda tınıları duruyor hala şarkılarının Seni hiç unutmadık... Dido nana dost Dido nana Sen gittin ya adaşım öte yana Buralarda ardından çağlayan çağlayana Biliyorum şair ceketli çocuk Sen istemezdin kimsenin ağlamasını Çok duygusaldın, Dayanamazdın ağlamalara... Herkes gülsün isterdin, yer yoktu sızlamalara... Bu uğurda idi zaten mücadelen... Biliyor musun dost; Kemiklerin sızlayacak ama Açılmasın diye en ön saflarda mücadele ettiğin Karadeniz otobanı ulaşıma açıldı... Çernobil faciasından sen gibi etkilenen canlar için Kurulması gereken hastane hala kurulamadı... Nice çocuklar, gençler ve canlar sırasını beklemede ecelin... Nice fidanlarsa ölümü beklemekte... Yani dost; Yine kandırıldık, Yine savsaklandık, Sanma ki savsaklatacağız, Sanma ki başka Kazım Koyuncuları Kurban vereceğiz... Diktiğin fidanları kurutmayacak yeşerteceğiz... Sen yoksun, Özgür akan derelere HES’ler kuruluyor... Sen yoksun Karadeniz öksüz bakıyor, Dereler sessiz akıyor Gözün arkada kalmasın dost, Yoldaşların derelerde nöbet tutuyor... 25.06.2008 |
Dizelerin güzel elline gönlüne sağlık kutlarım iyi günller