İKİ İLERİ BİR GERİ
Kalkıp odamda adımlasam mı ?
İki ileri bir geri Söylesem dudak büzülür mü? Anlaşılmayan fikri Merhemi kendinden mevcut kellerin Topalları azarladığı bir diyarda Sokak köşesinde bir mendil aralığından Yokluyorum, cebimdeki fukaralığa Dil uzatmadan. El uzatmadan benim olmayan bir mala Göz ucuyla dokunuyorum Duvardaki boş çuvala Sorguluyorum, sonra günlerce Bakamıyorum, ruhumdaki boş ambara Bırak bir aşkın girmesini Fare sevgisi bile düşüyor Anladım ki yürekler Yaşanan aşkların sonucunda Delik delik elekler… Ayak parmağından yakaladığımı söylediğim Zaman, gülüp geçiyor eş dost Lakin bir İstanbul’u dinlemek kadar Uzun değil Çekilen acılar. Nescafe’nin krallar gibi ağırlandığı Ve kahvenin kırk yıl hatırının kalmadığı Ama namının halâ dillerden dillere dolaştığı Lüks evlerin pencere ışıklarını Yıldızlar gibi seviyordum. Sanmayın ki fare hala ambarda. Yok mu şarkıların gözünün kör edildiği caddeler Mehtaplı geceler Akasya ağaçlarının altında sevgililer Özlemlerimin en güzel yerinde Mahalle baskısı gibi bir biber. Bakmayın böyle konuştuğuma Hayat, her haliyle de güzel. Gitmediğimiz dağlar var ya Onlar hala bizim için vadi gibiler. Gitmesek de, bilmesek de görmesek de Bizim olduğu bilgisi bize yeter. Merhemi kendinden mevcut kellerin Topalları azarladığı bir diyarda Sokak köşesinde bir mendil aralığından Yokluyorum, cebimdeki fukaralığa Dil uzatmadan. M.S./2009 KAHRAMANMARAŞ |