Çeyiz Sandığında Annemin Kanatlarısen sevgini örüyordun sırtıma, üşümeyeyim diye ellerinin nasırlarındandı motifleri... bir yanıma azıcık bir ağrı girse ya da küçük bir sinek ısırsa geceleri, uyku tutmazdı seni, biliyorum... hatırlıyorum tırnaklarımı ilk kesişini ilk defa lunaparka gönderişini hatırlıyorum... elime üç lira tutuşturup, sırtımı sıvazlamıştın bir melek gibi... çok daha küçükken, ben, gerçekten melek sanıyordum seni ve kanatların biliyordum çeyizini onların, çeyiz sandığının içinde olduğunu, uçup gitmenden korkmayayım diye, sakladığını sanıyordum... hatırlıyorum... bir gün, sokakta top peşindeyken yine, tam da ezan vakti o şişko Halil’in bir darbesiyle, düşüp kanatmıştım dizlerimi -yoksa sen mi kanamıştın bende?- “neden” mi? çünkü eve döndüğümde kendi acımdan kat be kat fazlası, yansıyordu senin o nur yüzüne... başka bir gün, en yukarı ben çıkacağım diye tırmanmıştım ya o çam ağacına ah ulen deli Niyazi! kandırmıştı beni yine yüksekten de korkuyordum hani ağlıyordum... ve aşağıdan, bana bakıyordu bütün mahalle sen de koşup kopardın feryadını fakat sonra, o aslan pençelerinle, tırmanıp tutuverdin kollarımı sayende, ayaklarım yere bastı! ah anne! bir daha tut ellerimi ellerim üşüyor... biliyorum sen de üşüyorsun ben üşüyünce geceleri seni aradığımda, düşümde gülüyorsun dudakların kiraz kırmızı, yanakların pespembe... ah anne! sokağın başındayım ben yine hala o küçük oğlan çocuğuyum dizlerimde yara bere, hala düşüp düşüp, kanatıyorum bir yanımı ah anne! neden çıkardın sandığından kanatlarını? |