İMTİHANLIK HİKÂYE
Bir ömürlük hikâye, beşikten bastona dek
Yıllar iman yüklü mü, ne var neyin içinde? Geçmiş.. tarihten yaprak, bilinmeyen gelecek Zaman ve mekân gizli köhne beyin içinde Sen! önce bir hevestin çığlık çığlık duydular Dünya’ya tertemizce teşrifatın var idi Ohh! dedi sevdiklerin, seni yıkayan sular Akarken topraklara, sanki misk amber idi Gözyaşın mukaddes mi, bilsem, niye ağlarsın Kulağındaki sesi duymadım ki ses versem Hakk’a teslimiyet mi? Ahh! bilsem kime yârsın Hataya düşer miyim, okşarsam ve öpersem? Sır nedir? Sır hayatın kısacık kendisidir Taşıdığı değerler, yaşandıkça çözülür İnsan.. Rabb’ine sadık, ruhun efendisidir Tarih tarih büyürken destanları yazılır Balam, sana ve bana bu dünya yalan değil Yalan olanlar biziz abes iştigal bir de.. Hele ki, ömür boyu uyunacak han değil Han mı kaldı, ölümün büyüdüğü şehirde? Bu hikâye kısalır ömrün sonuna doğru Çekilir güç bedenden bastona kalır gurur Rezil yataklar bıkar veda gününe doğru Dilsiz başları tutan küflü yastık doğrulur Şu külçe bedenini örten yorgan bıkmaz mı? Uçuşurken çarşaflar inleyen nağmelerden Sen asla bilemezsin sonbahar mı son yaz mı Nerede, hangi vakit kapanacak son perden Bir de külüngün var ki; Nemrud’ların benzeri Ağzından Allah sözü hiç çıkmadıysa yandın Hakk’a hakkaniyete döktüysen alın teri Bir Tevhid sevdasını taşıdıysan kazandın ..Ve sen bir hikâyesin kimler, nasıl okudu? Geride bıraktığın her şeydesin, her şeyde “Eşhedü en lâ ilâhe illâllah” dokudu Güzel idiysen vuslat.. sana semaî neyde.. Bekir Yalçınkaya |
Dünya’ya tertemizce teşrifatın var idi
Ohh! dedi sevdiklerin, seni yıkayan sular
Akarken topraklara, sanki misk amber idi
Hayat bir nefeslik saltanat oysa, alnından öper geçer yıllar.
Ne yaşanmışlık, kalır ne yaşanacaklar.
Güne düşen anlamlı dizeler, tebrikler.
Esen kalın.
Şiirle...