utanır sabrım benden_____cızırtılı çizik esrik bir taş plaktır siyahlığım bir eski saba’dır dönüp durduğum Mustafa Nafiz’den "sahilde saba rüzgarı ağlarken uyan sen" öyle değiştim öyle değiştim ki utanır sabrım benden bunca hırçınlığım bir tutam hasretten yarım uykuların tılsımında şekillenir sancır serencâmım inceden çizer kirpiklerim yastığıma hayal meyal hatırladığım bir şehri sonra o şehrin adını bilmediğim semtindeki bir evden sızar ağır ağır üstadın sesinden "kalbinde derin bir sızı duy, aşkımı an sen" eksik bir adrestir bulamam bundandır sağırlığı tüm kapıları yüzüme kendim kapattım zaten nihayet can hükmümdür bu laf değil gıyabımda kalem kıran boynumu urgana ikram etmeden duyulmasa ve bilinmese de kaç kez okudum ben bu meyanı eskiden neydi o ince yakarış o ince sitem "hicrinle nasıl söndüğümü gör de inan sen bir yüreğe rehin bıraktığım vadesi tükenmiş bir yüreğin şikayetidir el ayak çekilince başlar sürer sabaha dek dinleyin duyulur halâ uzak bir bedestenden desem de beyhûdedir artık "kalbinde derin bir sızı duy, aşkımı an sen" bana dair her bir cümleyi gecenin en kuytu yerine hapseden sinsi bir keder ve uzaklığımdır kendimden öyle değiştim öyle değiştim ki gider ayak utanır sabrım benden bunca hırçınlığım bir tutam hasretten... ceyda görk |
mükemmel kurgulanmış.
kutlarım.
sağlıcakla kalınız.