Ben Seni Böyle Sevmiştim
Ben seni
Göçmen kırlangıçların yüreklerindeki umut, Kanatlarındaki azim kadar büyük sevmiştim. Çorak toprakların Nisan yağmuruna hasretiydi Yarınlarımıza hasretim. Duvar dibinde süt emen yavru kediler Ne kadar muhtaç ise analarına En az o kadardı sana mecburiyetim. Ellerini ne zaman görsem dizlerinde Bahar sürgünü taze sarmaşık gibi Sarmak isterdi bedenini Şu titrek ellerim. Ne zaman yaslasan başını omzuma, Küçükken kovaladığımız tavuklar gibi çırpınırdı Bu sancılı yüreğim. Şimdiyse, Titreyen yanaklarımdan süzülüp, İçime damlayan mazimde Mütebessim bir simasın. Camı kırık penceremin önünde Güneşte solan, Zemheride parçalanan bir şiirsin. Yokluğu tek varlığım olan tek kişisin. Bize ne oldu dersin? Hangi haramiler gasp etti Kırk kervan yükü sevdamızı? Kimler vurdu şarkımızı söyleyen kuşu? Kimler kıydı bize? Umutlarımızı yakıp bir bir ateşte Küllerini neden savurdular Gözyaşlarımızı dalgalandıran denize? Oysa sermayemiz umutlarımızdı, düşlerimizdi. Biz mutluluğu onlarla yakalayacaktık. Kimsenin hakkına girmeden, Ardımızdan küfrettirmeden Kahkahalarınla aydınlanan o küçük yuvayı Biz onlarla kuracaktık. Sıkı sıkı tutuşup, Omuz omuza verecektik. Serçeler söyleyecekti şarkımızı. Rüzgârlar aşkımızı serpiştirecekti topraklara. Her bahar âşıklar diyarında Dallarda tomurcuk olacaktık. Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem gibi Şairlerin gözyaşlarında Şiirlere akacaktık. Sen böyle çekip gitmeyecektin uzaklara. Ben kumruları bile kıskanan Paramparça bir yürekle kalakalmayacaktım. Belki duyarsın sesimi diyerek Her Pazar kırlara çıkıp ‘Seni Seviyorum, Seviyorum Seni’ diye bağırıp Saatlerce ağlamayacaktım. Ve ‘yine bir ihtimal’ diye Kâğıtta kalemi şu son cümlelerime kadar Böyle kırasıya yormayacaktım. Bak yine bir Pazar… Ve ben onca kırıklığın, Onca hüznün arkasından, Sevdam kadar yüce dağların eteklerini süsleyen Bir gelincik tarlasının tam ortasından, Bedenimi yakarcasına, Ruhumu parçalarcasına ‘Yine bir ihtimal’ diyerek Sana, sana sesleniyorum! Ben seni Göçmen kırlangıçların yüreklerindeki umut, Kanatlarındaki azim kadar büyük, Yeni doğan bir bebeğin hıçkırığı kadar içten, Ve bir ihtiyarın son nefesi kadar Hâlâ öyle derinden Derinden seviyorum! Serkan AKTEPE 14.06.09 |
Ben seni
Göçmen kırlangıçların yüreklerindeki umut,
Kanatlarındaki azim kadar büyük sevmiştim.
Çorak toprakların Nisan yağmuruna hasretiydi
Yarınlarımıza hasretim.
Duvar dibinde süt emen yavru kediler
Ne kadar muhtaç ise analarına
En az o kadardı sana mecburiyetim.
Ellerini ne zaman görsem dizlerinde
Bahar sürgünü taze sarmaşık gibi
Sarmak isterdi bedenini
Şu titrek ellerim.
Ne zaman yaslasan başını omzuma,
Küçükken kovaladığımız tavuklar gibi çırpınırdı
Bu sancılı yüreğim.
GÜZEL KALEM YÜREĞİNE SAĞLIK